
Şii mollası ile Bektaşi-Alevi dedesi bir midir?
AKP öyle bir siyasi parti ki, her konuyu kendi siyasi oyunlarına göre yorumluyor veya kendine yontacak biçimde istismar edebiliyor. AKP lideri, yani Başbakan bu işi iyi beceriyor. Kulluk Yasası çıkar çıkmaz, yani sekiz yıllık kesintisiz eğitimi darmaduman ettikten sonra, AKP zihniyetinin ortaya koyduğu ilk ibret verici oyunu gördünüz değil mi? Manisa’nın Turgutlu İlçesi’nde Atatürk’ün ‘Gazi’ unvanını taşıyan ilkokulda körpecik çocuklara akılları sıra Anadolu Bektaşiliği ve Aleviliği üzerine ders verdiriliyor. Kim veriyor bu dersi? İran’ın Şii inancına mensup bir Caferi Mollası veriyor. Mollanın kabahati yok. Onu Alevi-Bektaşi inancı için okula çağıranların oyunu bu! AKP kurucularına sorun bakalım, kendileri, Caferiliği İslam mezhebi sayıyorlar mı? Alevi-Bektaşi inancına mezhep veya tarikat olarak gönül bağı ile saygı gösterebiliyorlar mı? Bu uygulamayı ve gazetelerdeki görüntüyü dehşetle izleyen Alevi-Bektaşi kökenli ünlü halk müziği sanatçısı, CHP Milletvekili Sabahat Akkiraz anında tepki gösterdi. AKP, “O imam sizin Alevi inancınızı anlattı okulda, daha ne istiyorsunuz?” diye sormadı mı? Tam bir din sömürüsü! Zaten Akkiraz’ın tepkisi de oynanan oyunu açığa çıkarıyordu: “Laik bir devletin okulunda sarıklı-cüppeli bir Şii imamın ders vermesi kabul edilemez. Bu görüntü, Başbakan’ın son İran gezisinde alınan bir kararın sonucu mu?” Yani, “Biz bu zokayı yutmadık, yutmayız” diye meydan okudu. Akkiraz, uluslararası ün yapmış bir halk sanatçımızdır. Kendisini yıllar önce Fransa’da izledim. Salon tıklım tıklımdı. Salonu da Türk olmayan izleyiciler doldurmuştu. Sanatçımız derya denizdi. Karşı karşıya gelip tanışmadık. Ama sanatına ve dik duruşlu yapısına müthiş saygım var. Molla dersine itiraz etmekle kendi inanç ve kültürüne, dahası laik Cumhuriyete sahip çıkıyor. Sevgili okuyucularım, benim yapım bellidir. İnançlara saygılı bir laik Türk aydınıyım. Kemalist’im! Söyleyin Allah aşkınıza, Turgutlu’daki molla ile Bektaşi- Alevi dedeleri biraz olsun benziyorlar mı? Sıfır benzerlik! O halde bu görüntü ve kafa kirliliğine hacet var mı? AKP, işte bu oyunlarla temiz inançlı halkımızın gözünü boyamak istiyor. Bence yazık ediyor. Çünkü yarın bir gün bu tutum, toplumumuzda ayrılıkları arttırabilir, toplumu daha da gerebilir. Siz bakmayın tafralarına. AKP’nin attığı her adımda, yaptığı her açıklamada sakatlık var. Bu ülkede MilliEğitim’e bakan olmaması gereken tek kişi göster deseler, ben Ömer Dinçer’i örnek gösteririm. Bir kere adam bilgi hırsızlığı yapmış bir aşırmacı. Kitabına kendi yazmış gibi aktardığı görüşler, meğer bir başka bilim adamanın görüşleriymiş! Böyle birinden bilgiye aç çocuklarımıza fayda gelir mi? Biliyorsunuz, son seçme sınavında Samsun’da bir kızımız kalp krizi geçirip hayatını yitirdi. Ömer Efendi kalkmış, “YGS sınavını yılda üç-dört kez yapmayı planlıyoruz” gibi mantık dışı bir çözümden bahsetmiş! Beyzadem, yılda bir sınavın stresi ile çocuklar baş edemiyor, yılda üç-dört kez aynı stresi mi yaşatacaksınız? Ne aykırı adamsın be kardeşim. Hayret bir şey! Başbakanı dinlediniz mi? Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç’a yanıt verdi. “Yargının kuşatılmasına biz de asla izin veremeyiz!” Yargının kuşatılmasına siz mi izin vermeyeceksiniz (?) Yargının kuşatılması mı kaldı? Kuşatılmanın ötesinde, yargı istila altında. Siz ne derseniz ona göre dava açılıyor. Sizin direktiflerinize göre kararlar veriliyor. Bu yalansa, aylardır bu iddiaları ortaya atan CHP lideri ile neden bir araya gelip tartışmıyorsunuz? Neden bu iddialara somut yanıt veremiyorsunuz? Kaldırın Kılıçdaroğlu’nun dokunulmazlığını, kurtarın yargıya düşen gölgeleri. Tabii, yargıyı kurtarırken, kendi dokunulmazlığınızı da kaldırın ki, siz de kurtulun (!) Haydi, yapın bir delikanlılık! Yapın da, Hanya-Konya ortaya çıksın. Biraz cesaret!