Recep Tayyip nereden nereye gelmiş, öğrendik şükür!

SON dönemdeki saltanatına bakmayın. İşte, RECEP TAYYİP de bizler gibiymiş (!)     Eskiden O da bizler gibi yoksulluk çekmiş. Bez parçalarından yapılan toplarla futbol oynamış. Bizler gibi renksiz gazozlar içmiş. Kağıt parçalarından uçurtma yapmış. Mavi göğe salıp doğayı tanımış. Temiz hava koklamış, Belki yavan ekmek bile yemiştir (!)     Recep Tayyip beyin çocukluğunu geçirdiği Kasımpaşa’da duygusallaşması hoşuma gitti. Ben de çocukluk günlerimi anımsadım döndüm. Kendisinden 11 yaş büyük olduğum için, “İyi ki, 2. Büyük Harbin baskılarını ve etkilerini yaşamamış” dedim. Gerçi, bizler daha da yoksul ve yoksun dönemler gördük. Eski gazete parçalarıyla uçurtma yaptık. Ötesini berisini hamurla yapıştırırdık. Uçurabilmek için tarlalara koştuk. Yırtık pırtık bez parçalarını annem eğri-büğrü toplara dönüştürürdü. Köyün harmanlık yerlerinde maçlar yapardık.     Başbakan Rize’nin bir kasabasından kente göçmüş, İstanbul’un Kasımpaşa semtinde yetişmiş. Ben de 10 yaşımda Trakya’nın tertemiz kalan, tam anlamıyla bir huzur kenti olan Kırklareli’ne taşınmış, kentli olmuştum. İkimiz de farklı yıllarda okuyup hayata atılmışız. 48 yıldan beri gazeteciyim. Mesleğimi horlatmadım. Kursağıma haram girmedi. Recep Tayyip ile siyasi görüşlerimiz farklı. Ben CHP Gençlik kollarında yetiştim, O Milli Görüş’ten.   Gençlik yıllarını dinlerken, “Onun da iki çocuğu var, ben de iki çocuk yetiştirdim. Ne fark var aramızda?” diye düşündüm. Fark çoktu. Ben de önemli mevkilerde bulundum. Ama varlık sahibi olmadım. Oysa kente geldiğimde yeni elbisem ve pabuçlarım bile vardı. Recep Tayyip, yırtık lastiklerle geldiği İstanbul’da benden daha yoksul yerlerde büyümüş. Ama “Allah, yürü ya Tayyip kulum” demiş olmalı ki, varlıklı sınıfta yer bulmuş (!) Villaları varmış. Birikmişi çokmuş. Oğluna “gemicik” almış. Damadı az çok gazete patronunu temsil etmiş (!) Bunları ben demiyorum. Yakından tanıyanlar anlattı..   Velhasıl sevgili okuyucular, Kasımpaşa konuşması ile Recep Tayyip nereden nereye gelmişse az çok bunları öğrenmiş olduk. Buna da şükür (!) Yalnız, siyasetin içinde çok aşırı zenginleştiğini öne sürenler var. Sanırım çekemiyorlar veya kıskanıyorlar (!) Büyüklerimiz “Bal tutan parmağını yalar” dememişler mi? Ola ki, Recep Tayyip bey de yalamıştır (!) Son günlerde CHP Genel Başkanı yeni bazı iddialar ortaya attı, biliyorsunuz. Kulluk Yasası’nın altında, 20 milyar dolarlık bir çıkarın yattığını iddia etti. Recep Tayyip, “Varsa belgen git savcılığa ver” dedi ama Kılıçdaroğlu inat mı inat (!) Israrla, “Kul hakkı yiyor, Kaldır dokunulmazlığı da gör gününü” diyor, başka bir şey demiyor. Güya, dokunulmazlık olmasaydı, “millete hesap vermek zorunda” kalacaktı. Böyle diyor CHP Lideri. Ben değil, O diyor (!) Geçen dönemde Kemal Unakıtan gibi değerli (!) bir adama da kara çalmışlardı!   Tayyip’in yardımcısı Bay Bülent de çok kızıyor muhalefete. Çünkü Recep Tayyip’i çok seviyor. “O bir Halk Kahramanı” diyecek kadar yağlayıp ballıyor (!) Gerçi bu Bülent kendine özgü biri! Demirel’in taklidini yapmaktan bile kendini alamıyor. Doğrusu, son sesli taklide de çok yakıştı (!) Devlet adamı işte böyle (!) olunur! Bravo Bay Bülent, kutlarız sizi! Şimdi kendisini eleştirmek isteyenler çıkarsa, hiç teşebbüs etmesinler. Yoksa devreye İçişleri Bakanı giriverir, aman ha (!) Salıverir çevik kuvveti üzerinize. Sıkar tazyikli suyu ve biber gazını. Eğer yetmezse polis copu ile haddinizi bildirir (!)   Aynı ekipten AKP’li Abdullah Gül Kocaeli Üniversitesi’ne gittiğinde neler olduğunu görmediniz mi? Bir avuç kendini bilmez (!) genç öğrenci, koskoca Gül’ü protesto etmek istedi. Teşebbüs ettiler ama ettiklerine de edeceklerine de pişman oldular (!) İçişleri Bakanı ne dedi? “Biber gazının zehri hayati değil! Kimyasal inceletme yaptırdık!” Trakyalı Çobana bu durum sorulmuş; “Aman elleşmeyin, ÜLEDİR onlar” demiş!

Önceki ve Sonraki Yazılar