
Azap!
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu; önceki akşam Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi toplantısına katıldıktan sonra düzenlediği basın toplantısında, Suriye konusunda Türkiye’nin yalnız bırakıldığını belirterek Batılı müttefiklerine sitem etti. Bu konuşma, dış politikada tam bir iflasa işaret ediyor.
Türkiye’yi yönetenler felsefe eğitimini dışladıkları için, diyalektik düşünce yeteneğine ve matematiksel bir analiz gücüne de sahip değiller. Ufukları imam-hatip tedrisatını aşamıyor.
Durum böyle olunca, Suriye politikasını belirlerken sadece kendilerini iktidara getiren ve orada tutan ABD ve Batılı ortaklarının taleplerini dikkate alıyorlar. Bölgesel ve küresel diğer etkenleri hesaba katmıyorlar. Daha da kötüsü, utanç verici bir fırsatçılıkla yağmadan daha fazla pay alabilmek için ileriye fırlıyorlar.
Osmanlı Ordusunda ‘Azaplar’ adı verilen bir öncü grup vardı. Azaplar, yoksullardan ve kimsesizlerden oluşuyordu. Azaplar iyi savaşçı değildi. Onlar ne kadar yoksulsa o kadar da saldırgandı. Görevleri düşmanı yormak ve onun savaş gücünü zayıflatmaktı. Bu nedenle önden gönderilirlerdi. Hayatları değersizdi, çoğu ölürdü. Sağ kalanların ödülleri ise, zafer halinde ganimetten pay almaktı.
İstanbul’un Batı Surları’ndaki Azap Kapı –ki semte de adını vermiştir- Osmanlı Ordusu’ndaki Azapların yağma ve talan için şehre girdikleri kapıdır.
İşte bugün ABD’nin Ortadoğu’daki Azabı, AKP iktidarıdır.