Bir 10 Kasım yazısı: 'Herkesle ve hiç kimsesiz önder!

Gazi Mustafa Kemal Atatürk’süz bir 10 Kasım daha yaşadık. Onsuz kalışın acısını en derinden hissettiğimiz bir 10 Kasım oldu bu…

Halâskâr Gazi’yi bu fani âlemden ölümsüzlüğe uğurlayışımızın üstünden 74 yıl geçti. Bu yıllar boyunca ona hasretimiz de büyüdü, onsuzluktan kaynaklanan dertlerimiz de… Bu hasret ve bu dertler büyümeye devam ediyor, devam edecek.

Dünyadaki ve Türkiye’deki gelişmeler gösteriyor ki, onun yeri ne bu ülkede ne de dünyada, daha uzun yıllar doldurulabilecek. Yüz yıl, belki iki yüz yıl o boşluk ve o boşluğun yarattığı derin ıstıraplar sürüp gidecek. Bu ıstırapların bitmesi için insanlığın onu anlaması lazım. Ne yazık ki, insanlık onu anlamış değil, yakın zamanda anlayacağa da benzemiyor. “Büyük bir askerdi” deyip geçiveriyorlar.

Atatürk bu kadar mıydı? Hayır, asla!

Onu anlamayan insanlık, onunla ilgili konuştukça bir gerçek daha belirginleşiyor:

Atatürk, yaşarken yapayalnızdı, şimdi de yapayalnız. Bu yalnızlık tarihin bir benzerini tanımadığı bir yalnızlıktır.

İnsanlığın en muhteşem mistik mirası olan tasavvufta, yaratıcı ve tarih yapıcı ruhun kaderini ifade eden ölümsüz bir söylem vardır. Farsça orijinaliyle şöyle:

“Bâ heme vo bî heme.”

Türkçesiyle şu demek:

“Hem herkesle hem de hiç kimsesiz.”


YARATICI RUHUN ARKADAŞI OLMAZ
Büyük ruh, işte böyle bir benliktir. Hem hep kitlelerle birlikte olur hem de yapayalnız, bir başına yaşar. Bu ölümsüz söz, Atatürk kadar çok az insanda yerine oturur. Atatürk’ü iyi tanıyanlar itiraf eder ki, bu söz âdeta Atatürk için söylenmiş bir sözdür. Bendeniz, Atatürk’ü anlatmak için yazdığım ‘Atatürk Gerçeği’ adlı eserimin alt adı olarak bu sözü seçtim: ‘Herkesle ve Hiç Kimsesiz’

Kurtuluş Savaşı boyunca o herkesle ve herkes onunla. Aydınlanma savaşı boyunca hiç kimse onunla değil ve o, hiç kimsesiz. ‘Atatürk’ün arkadaşları’ tabiri kısmen ve çok az yanıyla doğrudur. Gerçeği tam ifade etmez. Çünkü yaratıcı-tarih yapıcı Atatürk’ün arkadaşı falan yoktur, olamaz. Hiçbir yaratıcı ruhun arkadaşı yoktur ve olamaz. Olursa o ruh yaratıcı ruh olamaz. Yaratıcı ruh için ‘arkadaşları’ sözü laf ola beri gele türünden bir sözdür. Bizzat Atatürk’ü  dinleyelim:

“Millî Mücadele’ye beraber başlayan yolculardan bazıları, millî hayatın bugünkü cumhuriyete ve cumhuriyet kanunlarına kadar gelen gelişmelerinde kendi fikir ve ruhlarının kavrama sınırları bitikçe bana direnmişler ve muhalefete geçmişlerdir. Ben, milletin vicdanında sezdiğim büyük ilerleme kabiliyetini bir millî sır gibi vicdanımda taşıyarak, peyderpey bütün içtimaî heyetimize tatbik ettirmek mecburiyetinde idim.”

Atatürk’ün, edebiyat tarihimiz açısından da bir şaheser olan Nutuk’u, birçok seçkin niteliği yanında ‘Herkesle ve hiç kimsesiz önder’in bu paradoksal kaderinin de anlatımıdır. İhanetler, aldatmalar, hıyanetler, suikastlar, riyakârlıklarla çevrilmiş ama biraz da sevdalar, aşklarla dolu bir yalnızlığın bizzat yaşayanın diliyle anlatılmış bir tarihidir Nutuk.

Atatürk’ün yalnızlığını irdelemeye devam edeceğiz. 



Önceki ve Sonraki Yazılar