'Karakter' demişken!..

Türk Milli Takımı’nda bir türlü tam randıman veremedi. Bazen forma verilmedi, bazen de kısmen forma verildi. İlk on birde çıktığı maçlarda bile sonlara doğru oyundan alınan isim oldu. Nuri Şahin’in ilacı belki de süreklilikti. Son olarak statta izlediğim Macaristan milli maçında da sonlara doğru oyundan alınan isim oldu. Oysa uzaktan sert ve isabetli şutlarıyla her an sonucu değiştirebilecek bir futbolcu. Nitekim ikinci yarıdaki çaprazdan frikiği doksanı yalayarak yürekleri ağıza getirip dışarı çıktı. Oysa 2005’te çok genç yaştayken Almanya’daki milli maçta sonlara doğru oyuna girer girmez attığı gol olsun, genç milli takımlardaki performansı olsun Nuri’nin kumaşını belli etmişti çoktan. Türk Milli Takımı için karar verirken, hiç tereddüt etmedi. (Ancak, Mesut ve İlkay gibi isimlerin Alman Milli Takımını tercih etmesine de saygılı. Nuri’nin hazmedemediği Avrupa’daki Türk futbolcuların ilk tercihleri gerçekleşmezse, Türk Milli Takımına göz kırpması…)

Bu üçüncü kuşak Türk genci Almanya’daki futbol macerasında henüz 17 yaşını bile doldurmamışken Bundesliga’da forma giymeye başladı. Borussia Dortmund’la on binlerin doldurduğu stada çıktığında onun kadar gencini muhtemelen görmemişti taraftarlar. Ön liberoda sakin ve kontrollü oyunu, uzun boy avantajı, kıvraklığı, yerini bulan pasları kadar hücuma çıktığında yarattığı tehlike ve gollük şutlarıyla Bendesliga’da genç yaşta iyice sivrildi. 2005-2006 sezonunda Schalke’ye attığı gol, Bundesliga tarihine en genç futbolcunun golü olarak geçti. Bir yıl için kiralık gittiği Hollanda’nın hatırı sayılır kulübü Feyenoord’ta da ön libero olarak forma giyerek tam altı gole de imza attı. Olgunlaşan futboluyla yeniden Dortmund’a dönüşüyse bambaşka oldu. Bundesliga’da Sarı-Siyahlı renklerle başarılı futbolu onu her futbolcunun hayali olan Real Madrid’e taşıdı. Burada sakatlıklarla dolu bir sezonda çok forma şansı bulamadı ama İspanya’daki kariyerine La Liga şampiyonluğu eklendi. Ertesi sezon başında Liverpool’a kiralandıktan sonra da bir kez daha ‘yuvaya’ döndü; “Ver elini Dortmund…” Premier Lig’in önemli takımı Liverpool’da Nuri’ye ‘10’ numarayı verdiler ama sıkıldı, yerini yadırgadı, çünkü ‘ön libero’ olarak seviyordu futbolu.

Almanya’da genç yaşta evlenen ve bir de çocuk sahibi olan Nuri, henüz yirmi beşinde ve tam bir profesyonel. Önünde futbol için daha uzun yıllar var. İspanya, Hollanda, Almanya liglerinde deneyimi olan genç futbolcu, bir kıyaslama yapıldığında Türk futbolunu temposuz buluyor ki, hakikaten doğru… Nuri’yi son olarak iki milli maç öncesinde Bundesliga’da, bu sezon Şampiyonlar Ligi’nde de iddia taşıyan Borussia Dortmund forması altında iki gol birden attığı ve maçın kaderini belirlediği maçta izledim 90 dakika televizyondan… Oynayan ve oynatan, takımına güven bir ön libero kesinlikle. Böyle bir futbolcunun devamlılığı halinde her sezon 5-10 gol bulmaması işten bile değil. Bir kıyaslama yapmak gerekirse, Türkiye ligindeki yabancı mevkidaşları Miereles’ten de Melo’dan da çok çok iyi ve istikrarlı.

Çok para kazandığı futbola saygısı çok, ama aynı zamanda çok paradan şımarmadan ve özünü kaybetmeden yaşamak da önemli onun için. Milli Takım ise bir gurur vesilesi. Türkiye’den Beşiktaş’ın ciddi bir teklifi oldu yeniden Bundesliga’ya dönmesinden önce ama, belki zamanı değildi. Kim bilir, daha yıllar var önünde; belki de ileride Türkiye’de de izler onu futbolseverler. Gelirse, Süper Lig de, Milli Takım da, futbolseverler de, Nuri Şahin gibi karakterli profesyonellere minnettar olacaktır.


Önceki ve Sonraki Yazılar