2 Temmuz 1993 Madımak Katliamı

2 Temmuz 1993, bir katliam tarihi olarak hafızalara kazındı.

Pir Sultan Abdal Şenliklerine katılmak için Sivas’a giden aydın ve sanatçılardan 33’ü, kaldıkları otelin yakılması sonucu hayatını kaybetmişti.

33 kişinin en yaşlısı 66 yaşındaki Asım Bezirci, en genci ise folklor gösterisi için Sivas’a giden 12 yaşındaki Koray Kaya’ydı.

Katliamdan iki gün önce dağıtılan bir bildiri de, Aziz Nesin’in o sırada başyazarı olduğu Aydınlık gazetesinde yayımlanan Salman Rüşdi’nin “Şeytan Ayetleri” kitabından bahsedilmiş, Nesin hedef gösterilmişti.

2 Temmuz günü Cuma namazının ardından “Sivas laiklere mezar olacak” atılan sloganları atıldı.

Saldırgan grubun bir kısmı yeni dikilen “Halk Ozanları” heykelini yıkıp, yerde sürüklerken; bir kısmı Valilik önünde Ahmet Karabilgin’i protesto etti.

Yaklaşık 2 saat sonra otel ateşe verildi, saldırgan kalabalık sloganlarına devam etti.

33 can yakılarak katledildi.

Tansu Çiller’in Madımak Oteli’nde yaşananların ardından söylediği sözler siyasi tarihimize utanç olarak yazıldı:

“Çok şükür, otel dışındaki halkımız bir zarar görmemiştir.”

Çeşitli mahkemelerde başlatılan soruşturmalar o dönem kapatılmamış olan Devlet Güvenlik Mahkemesi’nde (DGM) son buldu.

Mahkeme görevsizlik kararı vererek dosyayı Yargıtay’a gönderdi. Yargıtay ise dosyaya bakması gereken yerin Ankara DGM olduğuna karar vererek dosyayı geri gönderdi.

Süren davalar, temyizler, müdahil avukatların talepleri yıllarca devam etti.

Sivas Katliamı davası 20 yılın ardından zaman aşımı gerekçesiyle kapatıldı.

Aralarında katliamda yakınlarını kaybedenlerin aileleri başta olmak üzere, sivil toplum kuruluşları ve partiler “insanlık suçlarında zaman aşımının kaldırılmasını” talep etti ancak talepleri bir karşılık bulmadı.

Buraya kadar olan gelişmeler bir katliam ve ardından kapatılmaya çalışılan dava olarak hatırlanırken, zaman aşımı kararı üzerine o dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, “Milletimiz için, ülkemiz için hayırlı olsun” demişti.

Katliam sanıklarının avukatlığını yapanlar bu gün iktidar partisi üst kurullarında göreve devam ediyorlar.

Tabiki her suçlunun savunulmaya ihtiyacı ve hakkı vardır.

Bu savunmayı üstlenmek ideolojik yaklaşımla yapılıp, zaman aşımına taşınıyor ve “Hayırlı olsun” la taçlandırılıyorsa; Hukuk garabeti ile ADALET’i birbirinden ayırmamız gerekiyor.

Esas olan ADALET’tir.

Bir katliam, üstü örtülerek zaman aşımına taşınıyorsa “Hayırlı bir sonuç olamaz”.

ADALET hepimize lazım! Kaçtığını veya oyaladığını düşündüğünde alacağın en iyi sonuç “İLAHİ ADALET”tir.

Önceki ve Sonraki Yazılar