Hangi ufka varmak zelal

Sonuçta "hırsızlık-yolsuzluk" bireysel ya da bir örgüt işidir. Ne kadar geniş bir alana yayılırsa yayılsın, hangi çapta olursa olsun vurgun; bu çetelerin ömrü dönemseldir. Bir ya da iki kuşak sürer en fazla.
Ve bir gün çalınanın paylaşımı sırasında eski dostlar birbirini vurur, ihbarlar birbirini kovalar ama güvenlik güçleri ve yargının nasıl satın alındığını ve yöntemlerini tam hasımlar bildiğinden, kendi işlerini kendileri bitirir.
Ve de derki oğluna baba;" barış için kim aracı oluyorsa hain odur. " Bugünlerde Digitürk’ün film kanalında ikisi birden yeniden yayınlandı "Baba" filminin de ondan söz ediyorum.
Benzerlikler nedeni ile üzerine alınanlar olabilir diye yapıyorum açıklamayı. Lakin "hırsızlar alıngan olur."
Ne diyorduk; hemşehricilik ya da aynı yerden gelmişlik bu çeteleri bağlayan en önemli unsurlardır. Ama işte filmin sonunda görüyoruz ki, yeterli olmuyor aileyi bir arada tutmak için.
Bu açık görülmüş olacak ki, son yıllarda özellikle Ortadoğu’da "din" unsuru yeniden piyasaya sürüldü. Sanıyorlarki "bu dünyada olanlar burada kalır, ahiretin hesabına ayrıca bakılır." Bu yüzden çalarkenken de öldürürken de "öldürme" diyen Allah’ın adıyla öldürüyor, Allah’ın adıyla götürüyorlar malı.
Kimbilir belki de bizim aklımızın almayacağı ve "bu kadarla ne yapacaklar" dediğimiz miktarda parayı ahirete götürücek bir yol buldular, bize söylemiyorlar.
Hani talep fazla olursa "vize" filan koyarlar diyedir saklamaları. Hadi bu dünya kolay bulursun "suçuna göre bir imam ya da yargıç-savcı" ile çatlatırsın ar damarını, seni görenler senden çok utanır senin yaptıklarından,  tamamlarsın da ömrünü ya sonrası?
Yani "kimse görmeden yersen de bozuluyormuş oruç" hatırlatayım dedim.
Sürekli diyorum ya, bütün bunlar gelir geçer ama eğitim sistemine verdiğiniz zarar ne yazıkki sizden sonra da bizi vuracak.
Okumayan öğretmenlerin kaptığı köşelerde bakın nasıl bir örnek yaşanmış. Zelal Deniz isimli 8.sınıf öğrencisi bir şiir yazıyor "Ufka Varmak" diye Mustafa Kemal'i ve Milli Mücadele’yi anlatıyor.
Mesala diyor ki Zelal şiirinde:
"Güneş bile unutmuş ışığını saçmayı,
kanla beslenen toprağa yağmur yağıyor,
Vahşetlerle kirlenmiş ruhları temizlercesine.
Akbabaların bıçak gibj nefisleri, onulmaz yaralar açmış ülkenin bağrında,
Kelimeler dilde tutsak, nefesler desen barut kokosu daha, ciğerlere süzülmemiş"...
ve
"Ata'm ileriyi işaret ederken bahsetteğin olanaksızı başarmaksa eğer, ufka varmaya hazırım ben" diye bitiyor şiir.
Ve o ilin Milli Eğitim Müdürlüğü bu şiiri "sen yazmamışsın" diye sokmuyor yarışmaya, bilmem anlatabildim mi?
ATADIĞINIZ ÖĞRETMEN YÖNETİCİLERİN ÇOĞU, ÖĞRENCİLİRİNİN GERİSİNDE. Açtığınız bu yara çaldıklarınızdan daha çok acıtıyor ve acıtacak bizi. 



Önceki ve Sonraki Yazılar