22 Şubat 2015: Yeni-Osmanlı düştü!

Cumhuriyet tarihi boyunca eşi benzeri görülmemiş bir şekilde, komşu bir ülkedeki rejimi devirmeyi dış politikalarının merkezine koydular.

Cumhuriyet tarihi boyunca eşi benzeri görülmemiş bir şekilde, Türkiye topraklarını komşu bir ülkedeki rejimi devirmeyi hedefleyen silahlı güçlere açtılar.

Cumhuriyet tarihi boyunca eşi benzeri görülmemiş bir şekilde, komşu bir ülkedeki rejimi devirmek için dünyanın dört bir yanından gelen cihatçıları Türkiye topraklarına yerleştirdiler, sınırı açtılar, tırlar dolusu silah yolladılar.

“Stratejik Derinlik” adlı kutsal kitaptaki “kehanetler” gerçek olacak, yıkılan Osmanlı küllerinden yeniden doğacak, Türkiye emperyal bir güç olarak dünya siyaset sahnesindeki yerini alacaktı.
Üç günde alınacak Şam’da Emevi Cami’nde namaz kılınacak, “Kobane düştü düşecek”ti!
Olmadı…

Ne Şam, ne Kobane düştü, düşen “yurtdışındaki son Türk toprağı” diye de bilinen Süleyman Şah türbesi oldu.
Bir gece yarısı operasyonuyla, 8 aydır IŞİD kuşatması altındaki türbedeki askerler tahliye edildi.
Herhangi bir çatışma olmadığını bildiğimize göre;
Bir, IŞİD “al askerlerini git” dedi.
Ve iki, kontrolü altındaki topraklardan askeri konvoyun geçişiyle türbenin tahliyesinde PYD’den hem izin hem yardım alındı.
Yani Türkiye’yi büyütme, sınırlarını genişletme, yeni-Osmanlı kurma fantezilerinin sonu sembolik de olsa bir “toprak kaybı” oldu.
Yani, yeni-Osmanlı düştü!
Yani hilafet ve saltanat hayalleri yıkıldı.
Ve zaten ölü doğmuş olan bir proje, bir kez daha öldü.
Tarih, 400 milyar dolar dış borcu olan, ekonomisi sıcak para akışına bağlı, inşaat sektörüyle ayakta duran, yerli silah sanayisi gelişmemiş, kendi içindeki toplumsal meseleleri çözememiş, emperyalizmin güdümündeki bir ülkenin hamasetle emperyal güç olamayacağını teyit etmiş oldu.

***

Yeni-Osmanlı zaten ölü doğmuştu ve bir kez daha öldü ama “zombi” misali varlığını sürdürmeye devam edecek.
Niye mi?
Çünkü havuz medyası günlerdir “IŞİD Türkiye’ye saldıracak” haberleri yapıyor, alınan istihbarat raporlarını yayınlıyordu.
Aynı günlerde ABD’yle IŞİD’e karşı savaşacak ÖSO güçlerinin Türkiye’de eğitilmesi konusundaki anlaşma imzalanıyordu.

Dolayısıyla, sınırın öteki tarafında IŞİD hedef alındığında, IŞİD’in de sınırın hem bu hem de diğer tarafını hedef alması kaçınılmaz hale geliyordu.
“Şah Fırat Operasyonu” tam da bu konjonktürde yapıldı ve IŞİD’in açık hedefi olan türbedeki askerler tahliye edildi, yani IŞİD saldırısına karşı bir tedbir alınmış oldu.
Tam da bu nedenle, yeni-Osmanlı öldü ama bu sefer de eğit-donat anlaşması aracılığıyla yaşıyormuş gibi yapacak; “zombi dış politika” bu sefer Türkiye topraklarında eğitilen “ılımlı cihatçılar”ın Suriye topraklarına yollanmasıyla devam edecek.

***


Türkiye Haziran seçimlerine giderken, iktidarın stratejisinin ülkeyi içeride ve dışarıda “kontrollü bir kaos”a götürmek, bir iç ve dış güvenlik tehdidi algısı yaratıp, “güvenlik vaadi”yle oy istemek olduğuna dair işaretler güçleniyor.
İç güvenlik yasası parlamentoya yapılan bir saray darbesiyle ve büyük bir hukuksuzlukla, madde madde geçiriliyor.
“Suikast planları”na dair haberler, polis baskınıyla “bulunan” yüzlerce şişe molotof kokteyli, üniversitelerdeki provokasyonlar ve son olarak Süleyman Şah’la, halka yönelik bir psikolojik harp operasyonu gerçekleştiriliyor.
Velhasıl, yeni-Osmanlı düştü ama düşerken koca bir ülkeyi de kendisiyle birlikte uçuruma sürüklemekten kaçınmayacağı görülebiliyor.
Hepimizi, zor ama gerçekten zor günler bekliyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar