32 kısım, tekmili birden!

Her şey planlanmış... Ama her şey... "32 kısım tekmili birden" Baytekin'in Maceraları filminde olduğu gibi...

Öylesine ki; 7 Haziran seçimlerinden çok önce, Binali Yıldırım'ın sözleri ortada duruyor, silinmiş değil... Demişti ki; "AKP sandıklardan tek parti iktidarı çıkaramazsa, AKP azınlık hükümetiyle yeniden seçime gidilir."

Ne oldu?

Sandıktan tek başına iktidar çıkmadı! Ve çok önceden yazılan bu senaryo sahneye kondu. Erdoğan tarafından hükümeti kurmakla görevlendirilen Ahmet Davutoğlu, "istikşafi" görüşmeler yaptı. Bu görüşmeler günlerce sürdü ve fos çıktı. "Temelde görüş ayrılıklarımız var, zemin oluşturulamadı" dedi... Oysa, sonradan öğrendik ki CHP ile yapılan o görüşmelerde bir koalisyon hükümeti önerisi yapılmamış. Bir "AKP azınlık hükümeti" önerisi getirilmiş.
Kısaca bu görüşmeler, Anayasa'daki "45 günlük süreç"i doldurmak için bir "yasak savma" idi. Ve senaryo "olağanüstü bir oyunculuk marifetiyle" sahnelenmişti. Bu bakımdan, başta Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile "munis, makul, mantıklı ve sorumlu" bir görüntü veren Davutoğlu'nu kutlamak gerek!

***

Anayasal sürecin tamamlanmasına 5 gün kala Davutoğlu, görevi iade etti. "İyi niyetli" siyasiler sandılar ki Cumhurbaşkanı görevi, ikinci parti CHP'nin lideri Kılıçdaroğlu'na verecek...

Ancak, olacak şey değildi... Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Beştepe'nin yolunu bilmeyenlerle kaybedecek zamanımız yok!" dedi ve bu kapıyı hemen kapattı. Çünkü senaryoda böyle bir sahne yoktu. Ardından; Yüksek Seçim Kurulu'nu  "by-pass" ederek (devre dışı bırakarak) seçimlerin 1 Kasım 2015 günü yenileneceğini söyledi.
Sonra, "anayasaya çok saygılı ve bağlı ya!" Anayasa'nın 116'ncı maddesini çiğnememek için güya TBMM Başkanı İsmet Yılmaz'a danıştı. Oysa formalite bir görüşmeydi ve "erken seçim tezkeresi"ni İsmet Yılmaz'ın koltuğunun altına sıkıştırdı.

***

Cumhurbaşkanı Erdoğan bunları yaparken, "Müstafi hükümetin başbakanı" AKP Genel Başkanı da boş durmadı. O da "henüz daha bir görevlendirme yapılmamasına karşın" kendini Anayasa gereği kurulacak "seçim hükümeti"nin başbakanı ilan etti ve nasıl bir hükümet olacağını anlatmaya başladı. CHP ve MHP böyle bir hükümete üye vermeyeceklerini açıklamalarına karşın, pervasızca, milletvekillerine teklif götüreceğini söyledi. Neymiş; "İki dakika bakanlık yapmak bile büyük bir onur"muş...

***

Senaryonun diğer bir sahnesinde ise, terör hortladı. PKK terörü ülkenin her tarafını kasıp kavuruyor. Gün yok ki bir şehit cenazesi gelmesin. Dış politikada, "sıfır sorun"un yerinde yeller esiyor. Neredeyse  sorunumuz olmayan ülke kalmadı. İlişkiler, kimi coğrafi komşularda, aşiretler ve terör örgütlerine indirgenmiş. Ekonomi uçurum kenarında. Dolar almış başını gidiyor. İşsizlik ha keza... Bütün bunlara doğal afetleri de katarsak, vatandaşın moral değerleri aşağıya doğru ivme kaybediyor.

Ve Türkiye, demokrasi tarihinde ilk kez, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın dayatmalarıyla, Anayasa gereği bir seçime gidiyor.!

***

Şimdi AKP'ye seslenmek istiyorum;

Bu kısa sürede ne yaptınız da bu halk sizi tek başınıza iktidar yapsın? Hangi nedenle oy versin size? Eğer, "Bakın! Bizi tek başına iktidar ve Tayyip Erdoğan'ı 'Başkan' yapmazsanız başınıza neler geldiğini görüyorsunuz!" argümanının işe yarayacağını mı zannediyorsunuz?

Bu halk, bu ülke size mecbur mu? Siz olmadan olmaz mı? Tayyip Erdoğan gökten zembille mi indi?
Unutmayın! Dimyat'a pirince giderken evdeki bulgurdan da olmak var. Bu milletin zekasıyla ve aklıyla alay etmeyin!

Kaldı ki ortaya koyduğunuz,"32 kısım tekmili birden" film, "Baytekin'in Uzay Maceraları"değil. Son karedeki kahraman asla siz olmayacaksınız!

Önceki ve Sonraki Yazılar