Ciğer sahibi olmak...

Eski Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt’ın son açıklamalarına bakıyorum, bir insan olarak üzülüyorum. Üzülüyorum çünkü bilmem kaç milyon yıllık gezegen tarihinin, bilmem kaç on bin yıllık toplumlar evriminin yanında bir zerrecik kadar kalan yaşam süresini insan böyle geveleyerek tamamlamamalı diye düşünüyorum.

Ne diyor? Ne anlatmaya çalışıyor?

Tayyip Erdoğan’la birlikte Dolmabahçe’de ‘mezara gidecek sır’ sahibi olmak yeterince utanç verici değil mi? Git, kaybol, görünme bari. Misal, Tansu Çiller senelerdir ortaya çıkmıyor. Yok hayatımızda... Bu dünyada hiç olmamış sanki...

Sen de kaybol. Geveleme. Unuttur kendini. Daha az utanarak tamamla günlerini...

***

Felsefe aslında böyle bir şey. Kredi kartı taksitini dert etmekten ya da falanca dizinin gelecek bölümünü beklemekten kendimizi kurtarıp birazcık düşünmeye zaman ayırabildiğimizde, hayatlarımızın koskoca gezegen tarihi ve hatta o gezegen tarihinin çok azını ifade eden insanlık tarihi içinde minnacık bir zaman dilimine işaret ettiğini fark edip çok daha haysiyetli yaşayabiliriz. Diz çökmeden. Küçülmeden...

İdam sehpasına tekmeyi patlatan devrimcilerdeki cüret mesela, 60 sene daha ufacık bir tavuk gibi yaşama hevesine karşı, ancak birkaç dakikaya sığacak dev gibi bir hayat yaratılabileceğini bilmekten gelir. ‘Ölmemezlik’leri de bu sebeptendir zaten.

Hayat boyu tavuk gibi gıdaklamanın neresi cazip olabilir ki?

***

Konuyu değiştirelim...

Aksi de geçerlidir.

Allah rızası için söyleyin. Bir ülkeye başbakan yapılsanız, “Tayyip Bey istesin, partinin camlarını silerim,” diyen, “Başbakanımızın doğduğu şehirler de mübarektir,” diyen bir Egemen Bağış’ınızın olması sizi rahatsız etmez miydi?

“Başbakan benim atamdır, onun için ölürüm,” diyen, “Tayyip Bey’i telekinezi yöntemiyle, düşünce gücüyle öldürmek istiyorlar,” diyen bir değişik insanı etrafınızda tutar mıydınız mesela?

Ablasının bile ‘fırıldak’ dediği bir adama el öptürülür mü ya da?

“Sayın başbakanımıza dokunmak bile inanın bence ibadettir,” diyen birini Bursa’dan ya da başka bir ilden vekil, “Başbakanın yaptığını yapmak sünnettir,” diyen bir başkasını bakan yardımcısı yapar mıydınız?

Adam AKP’li belediye başkanı, “Başbakanımızın çıkacağı televizyon yere konmaz,” deyip televizyonu bel üstü bir yerlere yerleştirmek için çırpınıyor.

Adam AKP’nin il başkanı, “Recep Tayyip Erdoğan bizim için ikinci peygamber gibidir,” diyor.

Adam rakip bir partinin genel başkanıyken sana demediğini bırakmıyor, partine transfer edip genel başkan yardımcısı yapıyorsun, düne kadar sana söven adam, “Erdoğan Türkiye’nin ezeli ve ebedi başkanıdır,” diye yağ yakmaya başlıyor.

Bakın, “Bir insan nasıl böyle laflar eder?” diye sormuyorum bile, farz edin ki böyle şeyler yapan birileri var etrafınızda, normal bir insan tüm bunlara katlanabilir mi?

Nasıl bir insan hoşlanabilir bu kadar yağcılıktan?

Çok ayıp değil mi böyle şeyler?

Seçmen bile, “G.tünün lılıyım!” diyor yahu!

“Dağılın lan etrafımdan!” diye bağırmak gelmez mi insanın içinden?

***

Dönelim başa...

Hayat çok tuhaf...

Önceki ve Sonraki Yazılar