80 milyon öğrenci

Türkiye nüfusunun nerede ise dörtte biri, öğrenim yılını bitirip tatile giriyor.

Haziran ayında ortalama her aileden bir kişi karne alıyor veya sınıfını bitirip, evinin yolunu tutuyor.

Aslında bir ülke için en önemli kaynak insan kaynağı ve eğitimli ve bilgili işgücü.

Eğitim ve öğretimin önemini herkes biliyor da niteliği ile çok uğraşmıyoruz.

Okul açmak üniversite açmak tabiki önemli.

Ama öğretmenlerinizin niteliği, okullarınızdan mezun olanların kalitesi daha da önemli!

Dünya ile rekabet eden bir gençlik yaratabiliyor muyuz?

OECD Pisa Sınavları önemli bir ölçüt, ancak sadece ilk 8 yıl öğrenim değil bizim ilgilendiğimiz tamamı yani 80 milyon öğrencisi ile tüm ülke.

Çünkü hepimiz öğrenciyiz hep öğreniyoruz. Ayrıca da kalkınma düzeyi ile eğitim düzeyi arasında doğrudan bir ilişki var.

Kişi başına düşen milli gelir kavramı gibi, kişi başına düşen öğrenim yılı da önemli.

Çok okumakla adam olunmaz derler tam aksine olunur.

Biz ortalama olarak bir Avrupalının okuduğu yılların yarısı kadar yıl okumuşuz.

11 yıla karşı 6 yıl. Ayrıca nitelik  farkını pek ölçmeyelim isterseniz.

Bu eğitim ve öğrenim meselesi aslında Türkiye’nin bir numaralı sorunu.

Bunu çözemediğiniz için zaten hiçbir şeyi çözemiyorsunuz.

Analiz ve sentez yapacak kuşaklar yetiştiremiyoruz.

İngilizce öğretemiyoruz, üretmeye açık  ku- şakları devreye sokamıyoruz.

Ne ilk orta eğitim kurumlarını ne de  üniversiteleri rayına oturtabildik

. Her tarafı gereksiz yere siyasileştirdik.

Projeler üreten gençler yerine, çalışmadan köşe dönmeye çalışan çocukları piyasaya çıkarttık.

Kursları lise yaptık liseleri kurs, her taraf Anadolu Lisesi oldu.

Acayip sınavlar önünde gençleri diz çöktürdük.

Üniversitelerimiz de devlet, vakıf diye bölünmüş durumda, değişik kuralları var.

Mesela Mütevelli Heyeti sistemi sadece özel üniversitelerde var.

Bildiğim kadarıyla Mütevelli Heyeti sistemi iyi işliyor.

Artık devlet üniversitelerinde de Mütevelli Heyeti olmalı.

Mütevelli heyetinin nasıl kurulacağı zaten yasada var.

Böylelikle rektör ve dekanların üzerindeki yükü azaltmak için önemli bir adım atılmış olur.

Akademik personelin idari işlerden arındırılması  kolaylaşır. 

Eğitim ve öğretim yılının bitmesi ile söze başladık, nerelere geldik.

Ancak bu meselemizi iki satıra sığdıramayız.

Hepimizin bu işin üzerine daha çok gitmesi gerekiyor.

20 milyon öğrenciye iyi tatiller diliyorum, ancak bizler gibi büyümüş öğrencilere de daha çok düşünmek ve yeni bir eğitim, öğretim sistemini üzerinde kafamızı yormamız gerektiğini hatırlatıyorum.

Önceki ve Sonraki Yazılar