Leyla Emeç Tavşanoğlu

Leyla Emeç Tavşanoğlu

AB üyeliği hayal mi?

Ülkemizin 1963 yılından beri gördüğü Avrupa Birliği’ne (AB) tam üyelik düşüne ne oldu? Yıllar içinde neler yaşandı da bir zamanlar hedefine odaklandığımız AB tamamıyla gündemimizden düştü?

9 Mayıs AB Günü’nü anmak amacıyla düzenlenen toplantıya giderken yolda hep kafamı bu sorular kurcalıyor. Toplantıyı Marmara Grubu Vakfı düzenliyor. Bu kapsamda bir de panel gerçekleştiriliyor. Konusu: “Günümüzde Avrupa Birliği’ni Nasıl Tartışmalı, Ne yapmalı?”

Kamu ve sivil toplum temsilcileri, akademisyenler, iş insanları ve AB Başkanlığı Proje Yönetim ekibinden Sinem İşöz Bölükbaşı’nın da katıldığı toplantının açılış konuşmasını Marmara Grubu Vakfı Başkan Yardımcısı Engin Köklüçınar yapıyor. Ardından, vakıf bünyesinde pek çok etkinlik düzenleyen AB ve İnsan Hakları Platformu Başkanı Müjgan Suver “Demokrasi İçin Türk Gençliği ve Kadınlar “projesini tanıtıyor.

Açılış konuşmalarından sonra moderatörlüğünü gazeteci-yazar, Bahçeşehir Üniversitesi öğretim üyesi Nur Batur’un yaptığı panele geçiliyor. Panelin konuşmacıları Okan Üniversitesi AB Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Zeynep Alemdar, Avrupa Takım üyesi Can Baydarol ve Müjgan Suver AB’nin yeni paradigmalarla tartışılması gerektiğini belirtiyorlar. Konuşmacılar ayrıca yenilikçi ve farklı bakış açılarının AB üyeliği sürecini iyileştirme ve geliştirme konusunda sağlayacağı katkının büyük olacağını ifade ediyorlar.

Panelde bu bağlamda mevcut durumun içerisindeki sorunlar ve engeller de göz önünde bulundurularak AB’Yle ilişkiler konusunda yapılacak iyileştirmelerin bugüne kadar olan yürütülme şeklinden daha yapıcı olması gerektiğine dikkat çekiliyor.

Bunun ardından, gençlerin ve kadınların demokratik süreçlere katılım ve farkındalıklarının arttırılması için verilecek kapsamlı eğitim ve uygulamalarla bu sürecin nasıl daha hızlı ve etkili bir şekilde yürütülebileceği örneklerle anlatılıyor.

Yenilikçi yaklaşımlarla desteklenecek olan gençler ve kadınların karar alma mekanizmaları üzerindeki etkilerinin AB’yle ilişkiler sürecini olumlu biçimde yönlendireceğine de dikkat çekiliyor.

Toplantıda konuşmacıların dinleyicilere olumlu, umut verici mesajlar vermeye çalıştıkları hissediliyor. Ancak verilmek istenen olumlu mesajlar siyasi karar mekanizmaları üzerinde nasıl etki yapacak? Ya da şöyle soralım: 2002’den 2006’ya kadar AB tam üyeliği için pek hevesli görünen siyasi iktidar acaba AB düşünü neden hoyratça rafa kaldırdı? Gündüz vakti Ankara’da havai fişekler patlatarak “AB’ye tam üye oluyoruz” kutlamaları yapanlara ne oldu? 56 yıllık uğraşlar heba mı edilecek? Yazıktır, günahtır. Türkiye içine düşürüldüğü bu durumu hak etmiyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar