Yaptığımız iş tam da bu!

Mustafa Şen yazıyor:


“Yirmibeş yıldır sizin takipçinizim. Sizi tanımadan önceki halimle şimdiki halimi

karşılaştırdığımda o kadar değiştiğimi gördüm ki anlatılır derecede değil. Bana dini o kadar sevdirdiniz ki mutluluktan uçuyorum. Beni tanıyanlar değişimimi öyle anlatıyorlar ki inanın duysanız bana katılırsınız.”


“Kur'an elimden düşmez oldu. Onu her okuyuşum bende yeni ufuklar açtı. Tabii ki anladığım dilde sizin mealinizden. Her sayfa bende yeniliklerin kapısını araladı.

Kur'an'a her kafa yoruşum beni dinçleştirdi, gençleştirdi. Pozitif bir insan olmayı, insanları sevmeyi, cennet için değil beni mutlu ettiği için, insanlığa faydam olması gerektiği için yaşamayı, değerler üretmeyi yani gerçek ibadeti yapmayı öğrendim. 35 kadar kitabınızı da okuyarak kendimi daha dik, daha dinamik hissetmeye başladım. Çünkü kitaplarınız sayesinde bu zamana kadar bizleri ablukaya alıp hayatımızı zehir eden Kur'an dışı nice bilgileri hayatımdan atarak ben olmaya başladım. Kur'an mümini olmaya çalışıyorum artık.”


“44 yaşında Alevi birisiyim. Ali gibi düşünüp Ali gibi yaşamaktır hedefim. Ayırımcılığa sonuna kadar karşıyım. Nasıl Aleviler Ali 'yi tam anlamıyla tanımıyorlarsa Sünnî kesim de ne Hz. Peygamberi ne de mezhebindeniz dedikleri o büyük insan İmam Âzam’ı tanıyor. Peki, insan nasıl olur da tanımadığı birisinin yolundayım diyebilir. İmam Azam'ı, o büyük insanı, o büyük değeri tanımak için neden çaba sarf etmiyorlar? Hanefî mezhebindeniz diyorlar, Muaviye'nin yolundan gidiyorlar, Emevînin sünnetiini yaşıyorlar. Ebu Cehil gibi giyinmeyi Peygamber sünneti deyip Ebu Leheb gibi yaşıyorlar. Her ne hikmetse Kur'an'a yaklaşmıyorlar, O'nu kesinlikle anlamak için okumuyorlar, hatta çoğu hiç okumuyor. Ondan kaçıyorlar.”


CAMİLER TEVHİT MABEDİ OLMAKTAN ÇIKARILDI
“Reklam ede ede namaz kılıyorlar ama Besmelenin anlamını bilmiyorlar. Peygamberin  'Kılarsanız evinizde kılın' dediği teravih namazını camilere koşa koşa jet hızıyla kılıyorlar. 33 defa okudukları Kur'a'nın özeti olan Fâtiha suresinin bırakın tamamını, bir cümlesinin anlamını bile bilmiyorlar. Rükû nedir, secde nedir, selam nedir hiçbirinden haberleri yok. Namaz bunlar için bir arınma değil, kıl beşi, bitir işi gibi bir görev. Ben namazlarımı kıldığım zamanlarda canım isteye isteye ve ne dediğimi anlayarak Türkçe kılıyorum ve namazım beni çok mutlu ediyor. Sizin küçük dualar kitapçığınızdan öğrendiğim dualarla namaz kılıyorum. Ve en önemlisi benim kıldığım namaz, zannediyorum ki Maun suresinde lanetlenen namazlar gibi

"Muviyecilerle, Ebu Cehilcilerle aynı safta namaz kılmayı ben reddediyorum. Bunun için, ne zaman gerçek Muhammedî namaz kılınmaya başlanır o zaman camilere gideceğim. Cuma namazlarında da artık camiye namaz için gitmiyor, o vakitte Kur'an okuyorum. Umarım bu hareketimi olumlu görürsünüz. Mescitlerimiz, camilerimiz ayrımcılık, tefrika kokuyor. Tevbe suresine göre de buralarda namaz kılmamanın gerektiğini biliyorum. Aklını işleten birisi

olarak yaşamak istiyorum. ‘Allah, aklını çalıştırmayanların üstüne pislik yağdırır’ ayetindeki üzerine pislik yağdıranlardan olmak istemiyorum.”


“Hz Peygamber'in sevgi ve rahmet peygamberi olduğunu biliyor, sevgi ve merhametle dolu bir hayat yaşamak istiyorum. Görüntüde Müslüman değil, özde mümin olmaktır hedefim. Beni bu duygu ve düşüncelere yönelttiğiniz için size sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum.”


Önceki ve Sonraki Yazılar