S. Ersu Hızır

S. Ersu Hızır

Acılar yeşermesin

2016 yılının Aralık ayı; terörün, acımasızlığın, dehşetin arttığı masum insanların (sivil-resmi) hayatlarını yitirdiği bir ay olarak anılacak.

İstanbul Dolmabahçe’de bulunan Beşiktaş kulübüne ait eski adı ile İnönü yeni adı ile Vodafone Arena Stadı yakınında Beşiktaş-Bursaspor maçı sonrası iki bombalı terör saldırısı düzenlendi.

İlki bomba yüklü bir aracın teröristlerce patlatılmasıyla gerçekleştirilirken, ikincisi bu patlamadan 45 saniye sonra Maçka parkında kendisini fark ederek durdurmak isteyen emniyet mensuplarına yakalanmamak için kalabalığa giremeden kendisini patlatan canlı bomba.

Bu iki hain saldırıda 44 vatandaşımız canını yitirdi, 155 vatandaşımız yaralandı.

Saldırılarda yitirdiğimiz vatandaşlara Allah’tan rahmet, ailelerine yakınlarına ve tüm ulusumuza başsağlığı diliyorum.

Terör saldırısında şehit olan İzmir’in Bornova ilçesi Çamdibi Mahallesi’nden polis memuru Hüseyin Dalgılıç’ın, Bostanlı Beşikçioğlu Camisi’ndeki kalabalık cenaze töreninde hüzün, gözyaşı vardı.

Tüm üzüntüsüne, yedi aylık hamile olmasına rağmen eşi Çiğdem Dalgılıç vakur duruşuyla kocasını uğurladı.

Ülkemizde terör saldırıları yeni değil…

Özellikle 1980 öncesi yaşanan terör olaylarının arkasında “kontrgerilla” dediğimiz emperyalist güçlerin ve yerli işbirlikçilerinin olduğu ortaya çıktı.

Öğrenci gençlik üzerinde oynadıkları oyunlar istedikleri gibi tutmayınca;

12 Eylül askeri darbesini hazırlamak için, patlatılan bombalar, öldürülen öğretim üyeleri, sivil toplum örgüt liderleri, öğrenciler, aydınlar.

Hatta Başbakan Ecevit’e dahi düzenlenen suikastlar.

Parlamento’yu askıya alan, siyasi faaliyetleri yasaklayan, binlerce insana işkence uygulayan, sıkıyönetim mahkemelerinde adil yargılama yapılma olanaklarını kısıtlayan faşist askeri dönem.

Birkaç yıl önce bu zulmü yaşatanlardan hayatta olanlar, 30 yıl sonra da olsa yargılandı mahkûm oldu.

Cumhuriyet’in kuruluşundan bu yana TBMM çatısı altında, demokrasiyi geliştirmeye çalışan ve parlamenter rejim ile yöneltilen ülkemizde terör her zaman Demokrasiyi rafa kaldırmanın aracı olarak kullanılmıştır.

1960-1971-1980 askeri darbeleri ya da 28 Şubat gibi müdahaleler demokrasimizi zaafa uğratmıştır.

15 Temmuz 2016’da yaşadığımız TBMM’nin ilk kez bombalandığı, emperyalist güçlerin dolaylı desteği ile yerli işbirlikçileri FETÖ’cülerin gerçekleştirmek istediği kalkışma olayı da parlamenter rejimi ve demokrasiyi ortadan kaldırma girişimidir.

Parayı, makamı her şeyden önemli gören kişiliği, ulusal bilinci gelişmemiş kişiler her zaman emperyalist güçlerce satın alınabilir onların işbirlikçileri olabilir.

Onlar masum insanları terörle susturmak isteyip pasifize etmek, ya da toplumda zenginliğimiz olan farklılıkları ayrıştırarak bizi bölmeye çalışırlar.

Bu kadar acı deneyimler yaşanan ülkemizde halkımız bunları görebilecek, ayırabilecek sağduyu ve öngörüye sahiptir.

Cumhuriyet’le yedi düvele karşı savaşılarak kazanılan bu vatanda birlikte yaşamak zorundayız.

Bizi ayrıştırmak isteyenlere karşı yalnız şehit cenazelerinde değil,

Her zaman;

Birbirimize saygılı, hoşgörülü olmamız; Hep birlikte, demokrasimize ve parlamenter rejimimize sahip çıkmak zorundayız.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar