Acımak

Genç bir hekimken, Anadolu’nun küçük bir kentindeki sağlık ocağında, muayene odama 15-16 yaşlarında bir delikanlı girdi.
Şikâyetini sordum. ''Kulağımda hicran var'' dedi. Şaşırdım. ''Kulağın mı ağrıyor yani?'' dedim. ''Evet'' diyerek başını salladı. ''Nerelisin?'' diye sordum. ''Karslıyım'' dedi. Muayene ettim. Orta kulak iltihabı idi. Reçetesini verip gönderdim.
Ben ''hicran'' kelimesinin, ''aşk acısı'', ''ayrılık acısı'' gibi soyut  acılarda kullanıldığını bilirdim. Meğer bazı yörelerde bedensel acılar için de kullanılırmış.
Bu anım şuradan aklıma geldi. İçişleri Bakanı Süleyman Beyin, bir konuşmasında ''teröre karşı hiç bir zaman müsamahakâr olmayacağız ve acımasız olacağız'' şeklindeki açıklamasını duydum. ''Acı'' ve ''acımak'' kelimelerinin aynı kökten geldiğini düşündüm. Acımak kelimesinin içinde bir yerde ''o kişi veya şey için üzüntü duymak'' da var.
''Demek ki..'' dedim, ''Süleyman Bey daha önceleri terörist dediği kişiler için-biraz da olsa- üzülüyormuş. Bu ne güzel insani bir duygu'' diye aklımdan geçirdim. Tabii, keşke terör olmasaydı, Ne gencecik askerlerimiz, polislerimiz şehit olsaydı ne de terörü, şiddeti ve vahşeti yaşam biçimi seçen, hayatın güzelliklerini göremeden, yaşayamadan göçüp giden o genç insanlar, erkekler, kızlar dağlarda çürümeseydi.
Barış bu güzel ülkemize ne kadar uzak ve ölüm ne kadar yakın!
Acımasızlık üzerimizde gittikçe şiddetlenen bir fırtına gibi esiyor. Kimse ''öteki'' gördüğü kimseye acımıyor.
İhanet, ispiyon, kundaklama, sırtından vurma, günlük hayatımızın içinde hiç yadırganmayan davranışlar olarak yerlerini alıyor.
Gücü eline geçiren başkasına acımayı, başkaları için üzüntü duymayı anında unutuyor. Güçlünün kılıcı, ıslıklar çalarak, suçlu, masum demeden kendisinden görmediği insanların, onların ailelerinin üzerinde savruluyor. İnsanlar büyük bir hınçla işlerinden atılıyor, hapishanelere sokuluyor.
İçişleri Bakanı Süleyman Beyin ve O'nun amirleri Binali ve Tayyip Beylerin acımak duygusu ile yollarını ayırmaları, insanlarımıza nice acılara, nice üzüntülere, nice hicranlara mal oluyor.
12 Mart, 12 Eylül darbelerinin acımasız yöneticilerinin toplumda bıraktığı derin tortular, onlarca yıl sonra bile hâlâ duruyor.
İktidarı elinde tutanların yalnızca teröristlere değil, kendisine muhalif gördükleri herkese gösterdikleri acımasız yüzlerinin tortuları ne kadar sürer bilemiyorum.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar