Adalet aramanın yollarından biri yoldur

15 Haziran perşembe günü CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun başlattığı adalet yürüyüşü 10. güne girdi. Yürüyüş artık iki haneli rakamlarla devam edecek.
Ankara'nın Kahramankazan ve Kızılcahamam ilçeleri aşıldıktan sonra Bolu il sınırlarına girildi, Gerede ilçesi geride aldı. Önümüzde Bolu, Düzce var.
Bu coğrafyayı yürüyerek katetmenin tadı bir başka. Bir amaç uğruna yola düşmenin tadı bambaşka.
Yolda yoldaşlıklar biriktirmek ise çok daha başka.
İlçelerin içinden geçerken üç liseli gencin aramıza katılmasından bir kadının kocasını iş yerinde bırakıp bizimle yürümesine, Almanya'dan bulduğu ilk uçakla Antalya'ya gelip oradan Gerede'ye ulaşan aileden Kastamonu'dan tekerlekli sandalyesiyle bize ayak uyduran kardeşimize kadar hangisini anlatmalı!

***

Kılıçdaroğlu'nun başlattığı adalet yürüyüşü için yapılabilecek başlıca tanımlamalardan biri bize göre şu:
16 Nisan 15 Haziran'a bağlandı.
16 Nisan referandumunun ardından sonucu içine sindiremeyen HAYIR'lı kesimler "birşey yapmalı" arayışına girmişti.
Ne yapmalı?
Yürüyüş bu duyguyu selamlayan bir adım oldu.
Yol boyu en önden en arkaya kadar yürüyüş kolunun hemen her yerini selamlamaya çalışıyoruz. 
İnsanlardaki ortak duyguların iki ucu şöyle:
"Bu yürüyüş çok iyi oldu... Peki sonunda ne olacak?"
İkinci cümleye ilişkin pek çok saptama, umut, umutsuzluk, arayış, öneriş var. 
Konu yürüyüşün sonu olunca en çok şu cümle kuruluyor:
"Gezi çok büyüktü ama, sonucu olmadı. Bu da ona benzemesin..."
Her şey bir yana 16 Nisan'dan sonra böyle bir beden ve beyin fırtınasına gereksinim vardı.

***
Yürüyüşün öznesine, adalet arayışına gelince...
Adalet arayışının Türkiye'de pek çok kesimin özlemlerinden biri olduğu bu yürüyüşle daha da açığa çıktı.
Her alanda adalet...
Arkadaşımız Enis Berberoğlu, iddianamesi ve suç vasfı ikişer kez değiştirildikten sonra 25 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Dosyada kurulan bağlantılar suçlamanın yeniden değişebileceğini gösteriyor. Binlerce kişi yargılama sürecini böyle yaşıyor.
Bunun için herkese adalet istiyoruz.
Nuriye Gülmen ve Semih  Özakça 
göreve  iade edilmeyi bekleyen binlerce çalışandan sadece ikisi. Hiçbir yolla sonuç alamayınca çareyi bedenlerine başvurmakta buluyorlar. Binlerce kişi işinden atılmayı, ihraç edilmeyi hak etmediğini düşünüyor. Tüm kapılar kapanınca çaresizlik içine düşüyor.
Bunun için herkese adalet istiyoruz.
Devlet kurumlarında yükselmek için eskiden liyakat vardı. Bunun yerini deyim yerindeyse riyakat aldı. Herkes devlet kurumunda yükselmenin yolunun iktidar katından geçtiğini görüyor. İsyanını içine haykırıyor.
Bunun için herkese adalet istiyoruz.
Doğa insana ait değildir, insan doğaya aittir. Tarım alanlarının yok edilmesi, suyun toprağın kirletilmesi insanın da sonunu getirecek. İnsanın yaşamını sağlıklı sürdürebilmesi için doğanın da temiz kalması gerekli.
Bunun için her alanda adalet istiyoruz.
Mevcut iktidar döneminde son 15 yılın 11'inde pek çok sınav sorusunun çalındığı ortaya çıktı. Bu alandaki haksızları gidermek yerine sınavları ikincil kılıp mülakatla, seçmece işe alma dönemi başladı.
Bunun için herkese adalet diyoruz.
Adalet aramanın yolu bitmez. Eğer hükümet katında, kurumlar katında umutlar tükendiyse...
Adalet aramanın yollarından biri de yoldur!

Önceki ve Sonraki Yazılar