S. Ersu Hızır

S. Ersu Hızır

Adalet ve yürüyüş

CHP Genel Başkan'ı Kemal Kılıçdaroğlu İstanbul 14.
Ağır Ceza Mahkemesince partisinin İstanbul Milletvekili
Enis Berberoğlu’na MİT Tırları Davası'nda 25 yıl hapis
cezası verilmesi üzerine Ankara’dan İstanbul'a "ADALET"
istiyoruz yürüyüşü başlattı.
Mahkemenin ceza kararı sonrası Yargıtay aşaması tamamlanmadan,
nihai karar kesinleşmeden verdiği tutuklama
kararı tartışma yarattı.
Bu güne değin görülen davaların birçoğunda mahkemelerin
farklı karar ve uygulamalarını gördük.
Ergenekon - Balyoz davalarında sonunda beraat eden
birçok insan gözaltına alındıktan sonra tutuklandı ve davaları
tutuklu olarak görüldü dava sonunda beraat ettiler.
İzmir Büyükşehir Belediye davasında örgüt lideri dışında
herkes önce gözaltına alındı, bir kısmı tutuklandı ve
davaları tutuklu olarak görüldü, sonunda herkes beraat etti.
Bu örnekler çoğaltılabilir.
15 Temmuz hain Fetö darbesi sonrası bu kararları
veren hâkim ve savcıların birçoğu tutuklandı, bir kısmı yurt
dışına kaçtı, meslekten ihraç edildiler.
Bu davalar sonucu birçok asker rütbesini kaybederken,
birçok bürokrat yalan ve yanlış ihbar ve suçlamalarla görevlerinden
ayrılmak zorunda kaldılar.
Ankara'da halen görülmekte olan 'Genelkurmay Çatı'
davası iddianamesinde askerlerle ilgili kurulan kumpaslar
kadar, Fetö'cüler tarafından bazı belediyelere yönelik muhbirler
ve emniyet mensuplarınca nasıl kumpas kurdukları,
kendilerine engel olan bürokratlara karşı asılsız iddialar düzenledikleri,
düzmece planlarla kamuoyunda algı yönetimi
yaparak görevden aldırdıkları da yer alıyor.
Devlete karşı devlet içerisinde devlet olanakları ile örgütlenen
bu tür yapıların tüm kurumlardan temizlenmesi en
büyük isteğimiz.
Bunların yerine milletini, devletini seven bilimin ışığında
yetişmiş Atatürk ilke ve devrimlerine bağlı Cumhuriyet'imize
sahip çıkacak gençlerin yer almasını bekliyoruz.
Bu hukuk sisteminin her kese adil ve eşit olması ile
Yasaların ayrım gözetmeksizin herkese eşit uygulanması
ile
Yasadışı her türlü suç işleyenlerin ( İmar, görevi kötüye
kullanma, çocuk istismarı, kadına şiddet) ayrım yapılmaksızın
cezalandırılmaları, toplumun erozyona uğratılan ahlaki
değerlerini yükseltecek, devlete olan güvenini arttıracaktır.
Buna öncelik tanıyacak kurum öncelikle Adli Yargı Sistemimiz
olmalıdır.
Kemal Kılıçdaroğlu anayasanın verdiği yasal hakkını
kullanarak demokratik tepkisini yürüyerek ortaya koymakta!
Bu yürüyüşle ilgili, ülkede son on yılda Fetö'nün hukuksuzluk
kasırgası estirdiği günlerde sessiz kalınmasını
eleştiren kesimlerce geç kalınan bir eylem nitelemesi yapılmakta,
kimilerince de yürüyüş anlamsız bulunmakta ya da
hızlı trenle gitse diye ironi yapılmakta.
Yürümekle ilgili toplumsal yaşantımızda birçok atasözü,
özdeyiş bulunmakta.
Cumhuriyet'imizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün
ölümü sonrası;
"Gidiyor Ata'm, gidiyor eller üstünde, yürüyor kalbimizin
derinliklerine, ağlıyorken bizler yediden yetmişe, söz veriyoruz
Ata'm izinden gitmeye. Şimdi sensizliğe üzülmenin
zamanı, şimdi fikirlerini daha iyi anlamalı, kurduğun Cumhuriyet'in
değerini daha iyi anlamalı, her zaman en yükseğe
ileriye taşımalı. Söylediğin gibi Ata'm bilimin ışığında yürümeli,
yürümeli, yürümeli" yazılan yazılar.
Hükümetinin uygulamalarını, yapılan zamları, üniversite
özgürlüğünün engellenmesini protesto eden 68 kuşağı
üniversite gençliğine karşı zamanın Başbakanı Süleyman
Demirel’in "sokaklar yürümekle aşınmaz" deyişi,
Oğul geleceğini bil ki geleceğine sağlam basasın, nereden
geldiğini unutma ki nereye gideceğini bilesin, diyen
(Şeyh Edebali)'nin sözü,
"Ya sırtımıza alıp taşıyoruz,
Ya ayağımızın altına alıp
Çiğniyoruz.
Öğrenemedik bir türlü
Yan yana yürümeyi..." diyen
(Ömer Hayyam)'ın deyişi,
"Lafla peynir gemisi yürümez"
"Su testisi suyolunda kırılır" gibi bize yol gösteren atasözü
ve özdeyişleri çoğaltmak mümkün.
Siyasi literatürümüze son yıllarda giren iktidar partisinin
“beraber yürüdük biz bu yollarda" şarkısını tüm televizyon
kanalları birçok kez verdiği için biliyoruz.
Siyasi literatür dışında spor ve eğitim amaçlı söylenen
marşımız var.
Cumhuriyet kuşaklarının beden eğitimi derslerinde, yürüyüşlerde
coşku ile söylediği bir marş,
"Dağ başını duman almış yürüyelim arkadaşlar
Güneş ufuktan şimdi doğar, yürüyelim arkadaşlar..."
marşını da hepimiz biliyoruz.
Bu marş aldığımız eğitimle aydınlığa, kalkınmaya, özgürlüğe
yürüyüşümüzü sporla beden ve ruh sağlığımızı geliştirerek
zorlukları aşıp, hedefimize ulaşacağımızı anlatan
bir marş.
Ne düşünürsek düşünelim, hangi yöne bakarsak bakalım
karşılıklı sevgi saygı ve hürmet içerisinde olalım.
Bu demokratik yürüyüşle ilgili bazı soruların cevapları
ilerde yaşayacağımız günlere de ışık tutacaktır.
Yürüyüşün sonuna gelindiğinde Kemal Kılıçdaroğlu'nun
beklediği olumlu adımlar atılmamış olursa CHP'nin
stratejisi ne olacaktır?
CHP'nin B planı nedir?
Hükümet ana muhalefetin bu demokratik tepkisine
sağduyu ile yaklaşıp orta yol bulacak mıdır?
Yargı bu demokratik yürüyüş tepkisi sonucu, kanunları
daha katı mı daha toleranslı mı uygulayacaktır?
Hâkim ve savcılarda insan olduğuna göre duyguları ne
yönde etkilenecektir.
Bunları görüp yaşayacağız.
Dileğimiz yürüyüşün sakin, demokratik kurallar içerisinde
herhangi bir müdahale ile karşılaşmadan güvenlikle
tamamlanması.
Çok sevdiğim her karşılaştığım zorlukta tekrar ettiğim,
"Dağ ne kadar yüce olsa da yol üstünden aşar"
ve en kötü insanın dahi yüreğinde iyi bir yer vardır diye
düşündüğüm, her kilidi açan sevginin önemini anlatan "Gönülden
gönüle yol vardır" atasözleri ile
Laik- Demokratik- Cumhuriyeti'mizi geliştirmek, gelecek
nesillere taşıyabilmek için yürüyelim arkadaşlar...

Önceki ve Sonraki Yazılar