Mustafa Ülkü Caner

Mustafa Ülkü Caner

Ah şu dış politika halleri!

Dış politika, evrenseldir. Kuralları tüm dünya ülkeleri için pek fark göstermez. Burada ahde vefa temel direktir.

Dış politika istikrar gerektirir. 

Diplomasi de samimiyet bile bazen buz soğukluğunda olur. 

Yüzünüz nezaketen katılaşır zamanı geldiğinde.

Maharet gülen yüzün arkasındaki fırtınaları görebilmektir.

Sadece istikrar değil, ahde vefa,  güven, ciddiyet, temelde şeffaflık ve öngörülebilirlik de şarttır.

İç politika ile dış politika ikiz kardeştir. Çok benzeştikleri olduğu kadar, derin farklılıklar da içerirler.

İçerde olumlu, olumsuz herşey yapabilirsiniz. Takıntılarınız olabilir.

Aşırı ölçüye kaçmadığınız sürece, dış politik çevrelerde ancak kokteyllerde dedikodu  çerezi olursunuz.

İçeriyi bir şekilde kavga, döğüş, baskı, mahpus veya ikna yöntemleriyle yönetebilirsiniz. 

En kötü ihtimalle, yurttaşı istibdat-ı Abdülhamid gibi tebaa yaparsınız bir süreliğine.

Ama dış politikada en azından sizinle aynı güçte muhataplarınız vardır.  Tebaa yoktur! 

Dış siyasette  kararlı efendilik, dürüstlük, güvenirlilik, şeffaflık, öngörülebilirlik prim yapar.

Diplomasinin evrensel kurallarına uymak şarttır. Uyulmaz ise sonuçları itibarıyla ağır bedeller ödenir.

Hariciye  çok daha zor bir olaydır. Hiç şakası yoktur.

“Ben yaptım oldu, onu bunu beğenmiyorum”, denmez, dış politikada.

Keyfinize göre veya birileri  dayatıyor diye onu sevmiyorum, bunu istemiyorum, vs denilmez.

Yaparsanız, orantısız bir tepkiyle karşılaşıp, ulusal felakete yol açabilirsiniz.  Çok, ama çook pahalıdır hataların bedelleri!

 

Rus uçağını kim düşürmüştü?

Dış politikada yapacağınız dört-beş kelimelik bir açıklama bile telafisi mümkün olmayan sonuçlar doğurabilir.

Örneğin, zamanın Başbakanı Davutoğlu, Suriye’deki Rus savaş uçağının kendisinin verdiği emirle düşürüldüğünü söylemişti böbürlenerek. 

Gerçi, bu olay sonra FETÖ’nün hesabına kaldı, ama Davutoğlu başbakanlıktan oldu, ama  halen mecliste oturuyor. 

Kendisi, Suriye bataklığının önemli müsebbiplerindendir. Hiç kimse hesap verdi mi, bu bataklığa  sokanlardan? 

Uçağı vur emrini o vermediyse, yani o günün konjonktüründe böyle söylemek zorunda kaldıysa, ona o cümleyi kim söylettirdi?

Veya kendisine hiç hesap soran oldu mu? Bu hatanın ülkemize maliyeti hesaplandı mı?

Pekâlâ, Ahmet Davutoğlu mu ödeyecek örneğin turizm alanındaki milyarlarca dolar ziyanımızı?

Ülkemize karşı güven kaybı parayla hesaplanamayan büyüklükte zararlara yol açar. 

Referandum nasıl sonuçlanırsa sonuçlansın, şu Rus uçağı düşürülmesi dosyası açılır sanırım.

Özellikle Avrupa Birliği ile şimdiden o kadar büyük bir  ayrışma oldu ki, bakalım bundan ekonomik, siyasi ve özgürlükler babında ne gibi faturalar çıkacak.

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar