S. Ersu Hızır

S. Ersu Hızır

Aile ve güven

Ülkemizde aile birliği önemlidir. Aile birliği içerisinde yaşanan sorunların giderilmesi, aile birliğinin devamı, aile içerisinde yaşanan güven bunalımının aşılması için üç kişilik aile mahkemeleri kuruldu. Sosyolog, psikolog, pedagoglar atanarak bu iş için görevlendirildiler.

Aile yasası çıkartıldı. Savcılık emniyetle (Jandarma ve Polis) birlikte müdahil oldu. Türk örf ve ananeleri gereği, aile büyüklerinin aile birliğinin korunması için yoğun baskısı vardır. Bütün bunlara rağmen güven iliş- kisi zedelenmişse aile birliği bozuluyor. Ekonomik kriz, hastalıklar, trafik kazası vb. yaşanan acıları bir şekilde aileler atlatabiliyor. Ancak güven zedelenmişse; adliye, emniyet, jandarma, sosyolog, psikolog, pedagog, hepsine rağmen aile birliği ayakta kalmıyor.

İş yerlerinde de böyle değil mi? Patronunun haksızlık yaptığını gören, başkasının emeğini çaldığını fark eden, ya da kamu da ise kamu mallarını peşkeş çekti- ğini gözlemleyen çalışan patronunun dürüstüm, doğruyum sözlerinin gerçek olmadığını gördüğü için ona olan güvenini yitirir. Karşı gelir, isyan eder.

Karşı geldiğinde ya işten atılır, ya da toplum önünde rencide edilir. Patron erk sahibi güçlü olduğu için sesinin çok çıkması onun haklı olduğunu göstermez. Çevrede yaşayanlar doğruyu bilir ama sessizliği tercih eder.

Atalarımız “Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar” atasözünü böylesi hayat deneyimlerinden esinlenerek söylememiş mi? Patrona güveni sarsılan çalışan bir sonraki iş yerinde daha temkinli, daha sessiz, ekmeğinden olmama gayreti içerisinde davranmak zorunda kalmaz mı? İşler ağır aksak yürüse de, patron çevresinde itibarını yitirmiş, yalnızlaşmış, kendi çevresine yabancı- laşmış, ona duyulan güven sarsılmıştır...

Aile, işyeri örneklerinden sonra ülkemizdeki durumu irdeleyelim. Türkiye’de her hafta, her gün yeni bir olay ya da konu gündemde yer alıyor. Hızla gündemin değişmesi, olayların farklılaşması bize geçmişte ya- şadıklarımızı unutturmamalı. Geriye dönüp baktığımızda, yakın geçmişimizde son üç beş yıl içerisinde neler yaşadık ve sonuçları neler oldu

Türkiye’de ilk kez YÖK tarafından on yıllarca şaibesiz olarak gerçekleştirilen Üniversite Giriş Sınavları, Kamu Personeli Alım Sınavları, Askeri Liseler Giriş Sınav soruları vb. çalıntı söylentileri ve iddialar son on yıl içerisinde birçok kez konuşuldu. Mağdurlar şikâyetçi oldu YÖK yetkilileri ve siyasiler çalınma olmadığını belirttiler. 15 Temmuz hain Fetö darbe girişimi ile sınav sorularının çalındığı, birçok kişinin hakkının yendiği ortaya çıktı. Çalınan soruları alarak sınavları kazananlardan belirlenenler cezalandırıldı. Ancak haksızlığa uğrayan binlerce kişinin mağduriyeti aradan uzun zaman geçtiği için giderilemedi. Sonuçta, YÖK’ e olan GÜVEN sarsıldı.

Balyoz, Ergenekon, İzmir Casusluk Davası, Deniz Baykal’a karşı düzenlenen kaset operasyonu vb. birçok davada sahte kasetler, düzmece deliller üreterek başta Türk Ordusu olmak üzere, siyasi partileri yeniden dizayn etmeye çalışan, Başbakan’ın ofisine dahi dinleme cihazı yerleştiren emniyet birimlerine karşı yapılan şikâ- yet sahiplerinin, haksız uygulamalara direnenlerin haklılığı, 15 Temmuz hain Fetö darbesi sonrası anlaşıldı. Yüzlerce insan işinden, mesleğinden, onurundan, canından oldu. Sonuçta, Emniyet birimlerine olan GÜVEN sarsıldı

15 Temmuz hain Fetö darbesini gerçekleştirmeye çalışan bir gurup ordu mensubu kendi halkına, TBMM’ye ateş açarak birçok masum vatandaşımızın canına kıydı, yaralanmasına neden oldu. Darbeye kalkışan Fetö mensupları ayıklandı. Sonuçta, Türk Ordusu’na olan GÜVEN sarsıldı.

Savcılığın kolluğa verdiği talimatlarla gözaltına alı- nan, üretilen sahte delillerle mahkemeye çıkartılan ve tutuklanan, mahkûm olan, uzun yıllar cezaevinde kalan insanlarımızın birçoğu da 15 Temmuz hain Fetö operasyonu sonrası serbest kaldılar. Onları gözaltına aldı- ran Fetö mensubu savcılar, hâkimler bu gün ya tutuklu, ya da kaçak durumundalar. Sonuçta, Yargıya olan GÜVEN sarsıldı.

Yargı, ordu, jandarma, polis demokratik bir ülkede her vatandaşın kuşku duymaksızın güven duyması gereken devlet kurumları. Bu güven yeniden tesis edilmeye çalışılırken referandum sürecine girdik. Bu yılın en yoğun gündem maddesi referandum oldu. Referandum yapıldı ancak sonuçları tartışılmaya devam ediyor. Şimdi niçin; Tercih yerine Evet mühürü kullanıldı. Bazı sandıklara niçin eksik oy pusulası verildi.

Mühürsüz oyların geçersiz olacağına ilişkin genelge yayınlayan Yüksek Seçim Kurulu Başkanı’nın, saat 16.30’da Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesinde oy sayımlarına geçildikten sonra mühürsüz oyların geçerli olacağına ilişkin sözlü açıklama da bulunması, YSK Başkanı’nın seçim sonuçlarına yönelik değil, 2010 yı- lında TBMM’nin kabul ettiği Seçim Kanunu’na hilaf olarak değerlendirilen açıklamaları ile Anayasa Mahkemesi ve Danıştay’a dava açma yollarını araladığı, referandum usul, değerlendirme ve sonuçlarına ilişkin bazı siyasilerin yargıya talimat verir gibi söylemleri, bugün tartışılan ülke gündemimizi oluşturan konular.

Şimdiye kadar yapılan hiç bir seçimin sonuçları ve YSK uygulamaları bu kadar tartışma konusu olmamıştı. Muhalefet partileri, YSK’ya yapılan itirazlarının ret edilmesine Danıştay ve Anayasa Mahkemesi’ne itiraz edeceklerini beyan ettiler. İtirazı ret edilen CHP Danıştay’a itiraz etti. Ne karar çıkacağını bilmiyoruz. Yaşanan süreçte uygulamaları ve kararları ile tartış- malı hale gelen Yüksek Seçim Kurulu vatandaş nezdinde ciddi Güven zaafiyetine uğramıştır. Biz ülke olarak, Anadolu insanı olarak, birçok savaşa girdik kazandık ya da kaybettik,

Deprem, sel vb. birçok acılar yaşadık. Ekonomik krizlere girdik, kıtlıklar yaşadık. Tüm bunları birbirimize kenetlenerek, ailemize, komşumuza, mahallelimize, askerimize, polisimize, jandarmamıza, yargıya, TBMM’ye kısaca birbirimize ve devletimize güvenerek atlattık. Tekrar düze çıktık.

Şimdi bir el tüm kurumlara karşı bize güvenmemeyi telkin ediyor. Bu emperyalizmin ülkemizde oynadığı bir başka oyun değil mi? Bu oyuna gelmemek bu oyunu bozmak bizlerin elinde. Hepimiz diğerimizin haklarına sahip çıkmalı, haksızlığa karşı gelmeli, birbirimize karşılıklı sevgi ve saygı içerisinde davranarak birlikte Güven içerisinde yaşamalıyız.

Bu ülke bizim, başka Türkiye yok.

Önceki ve Sonraki Yazılar