Radikal, kumpas ve gazetecinin sorumluluğu

Radikal gazetesinin kağıtlı hayata veda etmesi bir kaç düzeyde açıklanabilir:

İlkin, Radikal’in başına gelenin, yani kağıt olarak baskısına son verilip internette devam etmesi kararının, dünyadaki genel yönelime uygun olduğu söylenebilir. Dijital teknolojiye dayanan yeni medya ortamında kağıda basılmış gazeteler kapanıyor, ya da internete çekiliyorlar.

İkinci olarak, Eyüp Can yönetimindeki Radikal’in kağıt yayınının son bulmasının siyasal konjonktüre de uygun düştüğü söylenebilir. Biliyorsunuz, 17 Aralık’tan beri Erdoğan iktidarı “paralel” (cemaate ait) medyaya ya da “paralel” yazarlara karşı bir kampanya yürütüyor. İktidara çok yakın kalemler, “bağımsız” medya gruplarından, bu arada Doğan grubundan, “paralel”ci yönetici, ve yazarları tasfiye çağrıları yapıyorlar. Bunlar arasında Eyüp Can’ın adı da sık sık geçmekte idi.

Cemaat kökenli Eyüp Can’ın durumundaki 180 derecelik değişim ilginçtir. Çünkü Can, iktidarın ağır baskı altında tuttuğu Doğan Grubu’na bir çeşit süper kalkan olarak alınmıştı. AKP iktidarı ile Gülen cemaatinin arası iyi olduğu sürece kalkanın zırhlı iki yanından da yararlanmak mümkündü. Bir taşla iki kuş! O kadar ki, bir ara Can’ın amiral gemisi Hürriyet’in başına getirilmesi olasılığından bile söz edilmişti. Ancak iktidarla cemaatin arası açılınca, “joker” Can Grup için bir zaafa dönüştü. Şimdi, gazetesi bir bakıma kapatılarak ve kendisi geri plana çekilerek iktidara bir mesaj veriliyor.

Üçüncü olarak, Can’ın Radikal’in yöneticisi olarak başarısızlığı, gerçekler dünyasında lafla peynir gemisinin yürümediğini bir kez daha göstermiş oluyor. Radikal, daha önce sahip olduğu kimliği kaybettiği gibi yeni bir kimlik de edinemedi. Yalnız okurunu değil, meslek kamuoyunu etkileme gücünü de sıfırladı. İçinde zaman zaman çok iyi şeyler de olan “öylesine” bir gazeteye dönüştü. Yeni iletişim ortamında artık böyle gazetelere hayat hakkı yok!

Dördüncü olarak, Babıali’de tabloid, yarım boy, gazete denemesi bir kez daha hüsranla sonuçlandı. Kağıt gazete dönemi sone ermekte olduğuna göre, bundan sonra çok zor…

Radikal’in gönlümde ayrı bir yeri vardır. Tam 15 yıl Radikal’de yazdım. Eyüp Can yönetimi tarafından işten çıkarılma öykümü “Can Çekişen Bir Meslek Üzerine Son Notlar” adlı kitabımda hikaye ettim. Gazetenin kayalıklara doğru gittiğini orada anlattım. Bu yüzden, bu sonuç benim için sürpriz olmadı.

Gene de üzüldüm. Radikal gibi gazeteler kolay çıkmıyor.

* *

Hazır gazetelerden ve gazetecilikten söz ederken bizim gazetenin dün yayınlanan “Kumpas Medyası” başlıklı manşet haberiyle ilgili görüş ve eleştirilerimi de sizinle paylaşmak istiyorum:

Haber, Balyoz mağdurlarının “Kumpasın hesabı sorulsun” dediklerini aktardıktan sonra medyanın ve özellikle Taraf gazetesinin rolü üzerinde duruyor, Ahmet Altan, Yasemin Çongar ve Mehmet Baransu’nun adlarını anıyor. Daha sonra da, Aydınlık yazarı Ümit Zileli’nin hazırladığı 32 isimlik bir “kumpas”çılar listesi veriyor.

Zamanında, Ergenekon fırtınasının çok sert estiği dönemde, Taraf Gazetesi “Darbeye destek olacak gazeteciler” diye uzun bir liste yayınlamıştı. Anılan isimler arasında ben de vardım. Darbecilerce hazırlandığı iddia edilen bu listenin düzmece olduğunu anlamak için birazcık dikkatli olmak yeterliydi. Gazeteye başvurumuza rağmen düzeltilmeyen bu iftiraya karşı savcılığa suç duyurusunda bulunduk, ama bir sonuç alamadık.

O gün bugün listelere karşı alerjim var. Buna dün yayınlanan liste de dahil. Her şeyden önce “Bakın bunlar neler yazmışlardı!” türünden toptancı duyuruları ifade özgürlüğü açısından sakıncalı görüyorum. Sanki bir tür fişleme havası taşıyor. O listede çeşit çeşit insan var, hepsinin aynı kaba konması yanlış. Belki Taraf Gazetesi’ne güvenmişlerdir, birbirlerine güvenmişlerdir, ülkenin hükümetine, Başbakan’ına inanmışlardır... Samimidirler…

Şimdi, yanıldıkları ortaya çıktığına göre tarih önünde bir açıklama yapmaları elbette beklenebilir. Ama sapla samanı karıştırmamak gerek: Asıl hesap vermesi gerekenler, o çakma belgeleri üretenler, onları medyaya aktaranlar ve yayınlayanlardır. İşin Ceza Hukuku kısmıyla hukukçular uğraşsın. Beni mesleki kısmı ilgilendirir.

Ağır meslek kusuru işlemişlerdir. Basın tarihimizin kara sayfalarına geçmişlerdir. Bence bundan daha ağır bir ceza olamaz!


Önceki ve Sonraki Yazılar