Yeni bir istikrar hikâyesi aranıyor!

Moody’s Türkiye’de 10 bankayı olası bir not indirimi için izlemeye aldı. Yapılan resmi açıklama: artan faizler ve politik riskler…

Açıklama piyasalarda da, ekonomi yönetiminde de gündeme oturdu.
Çünkü, anımsanacağı üzere; aynı Moody’s geçen yıl Türkiye’nin kredi notunu ‘yatırım yapılabilir’ seviyeye çıkarmıştı.

İşte bu açıklama Türkiye’nin ülke notunun indirileceği şeklinde okundu ve korkuttu.
Moody’s ’in çarşamba günü yaptığı bu açıklamanın ‘Borsa’da ciddi bir etkisi olmadı. Ve Borsa, Moodys’in açıklama yaptığı günü binde 13’lük çok küçük bir kayıpla kapattı.
 
Rusya’dan Sıcak Para Geldi
Kırım-Ukrayna-Rusya gerilimi bu noktada Türkiye’nin işine yaradı. Çünkü Rusya’daki yabancı yatırımcıdan kaynaklanan sıcak para Türkiye’ye geldi.

Moody’s’ in açıklamasında ayrıca, Türkiye’deki büyümenin 2014’te yüzde 2,5 seviyesinde, yani beklentilerin altında gerçekleşeceği tespiti de yapıldı.

Türkiye’deki bankacılık hisselerinin halka açık bölümünün yüzde 63’ü yabancı fonların elinde.
Bir komplo teorisi üretmek gerekirse, akla gelen ilk senaryo; Türkiye’de bankalara borçlu duruma düşen 2 milyon hesabı düşündürüyor.

Yeni çıkarılan kredi kartları ve tüketici kredileri ile ilgili kanunlar da bankaların gelirlerini olumsuz etkiledi.

Sözgelimi: Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu’nun taksitleri kısmasıyla; taksitli satışlar yüzde 18 azalırken, tek çekimli satış yüzde 14 arttı. Yani, bu durumun piyasalara olumsuz etkisi yüzde 4 oldu. Ama bankaların faiz gelirleri üzerindeki olumsuz etkisi daha büyük oldu.

Aynı senaryoya göre; bu nedenle yabancı fonların, kapalı kapılar ardında tüketici kredileri ve kredi kartlarında bankalar lehine bir düzenleme talebine zemin hazırladığını söylemek de mümkün.

Ekonomide Türkiye’yi ilgilendiren önemli bir gelişme daha oldu.
Amerikan Merkez Bankası her ay kendi ihtiyacından başka ekstra 85 milyar dolar daha para basıp, Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelere bol keseden ve ucuz döviz getiriyordu. İşte bu para aralık ayından bu yana, 19 Mart’ta üçüncü kez kısıntıya uğradı. 10 milyar dolarlık kısıntıdan sonra basılan rakam 55 milyara geriledi. Dahası; FED bu 55 milyarı nerede harcayacağını da açıkladı. FED, her ay 25 milyar dolar tutarında mortgage destekli kâğıt ve 30 milyar dolar tutarında ABD hazine kâğıdı alacak. Yani, yine ABD’de harcayacak.
 
Yellen’in dili mi sürçtü?
Ve FED Başkanı Yellen sürpriz bir açıklamayla, varlık alımlarının tamamlanmasından yaklaşık 6 ay sonra faiz artırımına gidileceğini bildirdi. (Tahvil alımı yıl sonunda sıfırlanacağı hesabına göre, 2015 yılının haziran ayına randevu veriliyor).
 
FED Başkanı’nın faiz artırımıyla ilgili bir tarih vermesi beklenmiyordu. Karar uluslararası piyasalarda sürpriz olarak değerlendirildi. Medya kuruluşlarının Washington temsilcileri durumu, ‘dil sürçmesi’ olarak okudu.
ABD’nin, Rusya, Ukrayna ve Kırım üçgeninde artan gerilimi dikkate alındığında ise; faizlerle birlikte petrol fiyatlarının düşme olasılığının Rusya üzerindeki olumsuz etkisi akla geliyor. Bu senaryoya göre; ABD’nin Rusya’ya yönelik ikinci hamlesini FED üzerinden yaptığını söylemek mümkün.
 
FED’i 31 Mart’ta duyacağız
FED’in açıklamalarına bağlı olarak, ekonomi yönetimi Türkiye’de faizlerin yeniden artırılmasını, seçimlere dek, yani 31 Mart’a kadar gündeme getirmeyecektir.
FED’in ekonomi üzerindeki diğer etkilerini ise; kurun yukarı yönlü baskısı, büyümedeki yavaşlama ve işsizliğin artması ile göreceğiz. Ve bu durum uzun sürecek. FED tahvil alımını tek seferde sıfırlasaydı, bu durumun etkilerini Türkiye daha kolay tolere edebilirdi.
Sonuç olarak; son gelişmelerle, Türkiye not indirimine karşı daha zayıf hale geldi.
Tüm bunlara karşın; yeter ki, geleceğe yönelik Türkiye’nin bir istikrar hikâyesi olsun, ekonomi ayağa kalkacaktır.

Önceki ve Sonraki Yazılar