Emeklinin bitmeyen çilesi

Gelişmiş Batı ülkelerinde emekliler, aldıkları maaş ile hayatlarının son yıllarını huzur içinde geçirirler. Sinema, tiyatro, konser, müze, hobi, spor, hafta sonları dışarıda bir akşam yemeği vb. gibi sosyal etkinliklere rahatlıkla bütçe ayırabilirlerken, her yıl yabancı bir ülkede bile düzenli tatil de yapabilirler.

Ülkemizdeki emeklilerin durumu ise içler acısıdır. Bırakın yurtdışında bir tatili, en temel insani ihtiyaçlarını bile varsa çocuklarının desteği ile karşılarlar  ve de borç harç içinde ay sonunu zor getirirler. İşte bu yüzden ülkemizdeki emeklilerin çoğu maalesef ek bir iş yapmak zorundadır. AKP iktidarı öncesinde bir emekli bakkal dükkanı, kırtasiyeci, kitapçı, manifaturacı, tamirci vb. gibi küçük bir işyeri açıp vergi mükellefi olduğunda, yıllık emekli geliri tahakkuk eden vergiden düşürülür, kalanı da vergi olarak alınır, emekliye ekonomik bir rahatlama imkanı verilirdi. Ancak emekliye sağlanan bu imkan, yıllar önce kaldırıldı.

Günümüzde ise emekli, evinde oturup kaderine razı olursa ya da herhangi bir işyerinde ücretli olarak çalışırsa bir sorun yoktur. Ancak bir şirkete % 1 ile hissedar olsa ya da kendine küçük bir ticarethane açsa işte o zaman emeklinin çilesi başlar... 

İsminin başında ADALET (!) yazılı olan iktidar partisi, 2003 yılında basit usulde vergi mükellefi olan emeklilerin maaşlarından “Sosyal Güvenlik Destek Primi” adı altında  % 15 oranında kesinti yapılmasına karar verdi ve konu Resmi Gazete’de yayınlanarak uygulanmaya başladı. 2006 yılında ise bu oran % 30’a yükseltildi ancak Anayasa Mahkemesi bu miktarı yüksek bularak iptal etti. Şimdi buradan soruyorum, Resmi Gazete’de yayınlanan bu uygulamadan kaç emeklinin haberi oldu? Her emekli evine Resmi Gazete mi alıyor? 2003 yılından itibaren işyeri açan emekliler vergi mükellefi olurlarken ilgili daireler niçin bunları uyarmadı?

Emekli insanlar küçük bir işyeri açmış elektrik, su, ısınma, aidat, kira ve telefon faturalarını, vergilerini zor ödüyor, binlercesi iflasın eşiğinde ve böyle bir kesintiden haberleri bile yok... SGK, Ocak ayından önce Maliye’den emekli işyeri mükelleflerinin listesini istedi ve ilk etapta 400 bin emeklinin maaşlarından geriye dönük olarak faizli haciz işlemi başlattı. Taksit, kredi  borcu, kira ödeyen ve durduk yerde maaşları kesilen emekliler perişan oldu. On yıldır biriken borçları, faizleriyle birlikte binlerce lirayı aştı ve bundan sonra uzun süre eksik maaş almak zorundalar...

Ey Sosyal Güvenlik Kurumu, niçin emekliler işyeri açtığı aydan itibaren bu kesintileri uygulamadınız da biriktirdiniz?  Bu kesintiler için niçin on yıl beklediniz? Niçin emeklilere on yıl dokunmayıp da şimdi faizli tahsilata mahkûm ettiniz? Ayıptır, yazıktır, günahtır yahu...

Değerli Yurt okurları, SGK’nın bu haraç gibi uygulamasından muaf emekliler yok mu? Var elbette... Saygıdeğer emekli milletvekillerimiz işyeri açarlarsa  bu uygulamadan muaflar efendim. Onları vekil yapan siz emekli asiller kaz gibi yolunurken, vekilleriniz prim ödemeyecekler. İyi mi... Şimdi işyeri sahibi emeklilerden her ay, geriye dönük faizli borç taksitleri ile birlikte devam eden primleri de kesilecek. Zaten geçim sıkıntısı çeken çilekeş emekliler kuşa dönen aylıklarıyla nasıl geçinecekler?

İktidara göre bunları boşuna yazıyorum. Öyle ya...Türkiye güllük gülistanlık, insanlar refah, huzur ve mutluluk içinde... Buyurun işte, asgari ücretle ilgili eleştirileri Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik Beyefendi yanıtladı; “800 lira büyük para. Geçinilmez diye bir şey yok. Geçinirsiniz” dedi... Bakandan iyi bilecek halimiz yok, bu hesaba göre asgari ücret büyük para ise, emekli maaşları da bir nevi
servet (!)  sayılır

Sizi gidi gözünü para hırsı bürümüş emekliler, ne işiniz var bu yaştan sonra ticarette falan... Oturun evinizde, paranızı yiyin, keyfinize bakın, krallar gibi yaşayın, emekliliğin tadını çıkarın... Oyunuzu da AKP’ye vermeyi sakın unutmayın ha (!)...

Önceki ve Sonraki Yazılar