Leyla Emeç Tavşanoğlu

Leyla Emeç Tavşanoğlu

AKP, ANAP ve emanet oylar

Siyaset tıkandı; çıkış yolu görülmüyor, kaygıları insanlarımızı çok ciddi karamsarlığa itiyor.
Oysa rahmetli Demirel’in çok güzel bir sözü vardı.
Onca anti-demokratik badireyi, askeri darbe ve muhtıraları atlattıktan sonra “Demokrasilerde çare tükenmez” derdi.
Tabii demokrasiye inanıyorsanız.
Bugün sizlerle ülke siyasetinin tıkanmışlığına çıkış yolu olabilecek, demokrasilerde çare tükenmez umutlarını güçlendirebilecek yeni bir yapılanmayı anlatmak istiyorum.
Anavatan Partisi (ANAP) küllerinden yeniden doğuyor.
Nasıl mı?
Fiyaskoyla sona eren Demokrat Parti’yle (DP) birleşme girişimleri sonrası bütün mal varlığı DP’ye giden ve kapatılan ANAP 2011’de parti teşkilatlarında yetişen İbrahim Çelebi baş- kanlığında yeniden kuruluyor.
Ve sessiz derinden teşkilatlanmaya başlıyor.
Bugün köşeyi ANAP Genel Başkanı Çelebi’ye bırakıyorum.
Sizlere anlatacakları var.
Özellikle de DP’yle birleşme sürecinin nasıl fiyaskoyla sonuçlandığını...

“Birleşme sürecine kirli eller uzanmıştır.
Mevcut iktidarın güçlenerek devamını, kendi politikaları ve bölgesel planları açısından zaruri görenler sürece müdahale etmiştir.
O gün bu birleşmenin önderliğini yapanların bu müdahale karşısında geri adım atmaları süreci alenen dinamitlemiştir.
Üzülerek söylüyorum ki bu süreçte kaybedenler sadece iki parti değil, Türkiye’nin kendisi olmuştur.
Çünkü bu birleşme bana göre merkez sağ siyasetin en güçlü temsilcisi olan Anavatan Partisi’ni tasfiye etme ve siyaset sahnesinden silme gayretinden başka bir şey değildi.
O günlerde bizim birleşerek hesapta olmayan yeni bir siyasi iradeyi ülkede hâkim kılmamızdan endişe edenler bugün başka endişelerle
Türkiye’nin iç siyasetine müdahale etme gayretindedirler.
Bu söylediklerim gerçekleşmeyen süreçle ilgili kısımdı.
Bir de 2009’da gerçekleşen birleşme sürecimiz var.
O gün parti yönetiminde bulunan birisi olarak bu birleşmeye şiddetle karşı çıktığımı söylemek zorundayım.
Çünkü bu ANAP’ı siyaset sahnesinden silme gayretinden başka bir şey değildi.”

Çelebi o birleşmeden sonra ANAP’ın bütün mal varlığının DP’ye geçtiğini ama bugün partisinin yeniden büyük bir güce erişme yolunda hızlı adımlarla ilerlediğini söylüyor.
ANAP’ın neden şimdi yeniden teşkilatlanıp siyaset arenasında başat parti olmaya sıvandığını da Çelebi şöyle anlatıyor:
“Devletimizin itibarı tarihte görülmedik bir şekilde tahrip oldu.
Devlet ve vatandaşlar arasında bağ koptu.
Toplum, tavanından tabanına kadar geleceğinden endişeli. Böyle bir ortamdan Türkiye’yi ancak Anavatan gibi bir parti çıkarabilir.
Anavatan Partisi bir vizyon partisidir.
Girişimci ve atılımcı bir ruha sahiptir.
Konjonktürel değil, vizyoner bir bakış açısıyla politika üretir.
Türkiye’yi 12 Eylül’ün travmatik ortamından çekip çıkaran ve 10 yıl gibi kısa bir sürede dünyanın kalkınma hızı en yüksek, en itibarlı ülkelerinden birisi haline getiren Anavatan Partisi
bugün yaşadığımız travmatik süreçten de Türkiye’yi çekip çıkartabilecek siyasal birikime sahiptir.”

Çelebi, 15 yıldır AKP’nin yerel ve genel seçimlerde neden yenilmez olduğunu da şöyle açıklıyor:
“Yüksek seçim barajının etkisi elbette büyük. Ama mesele o kadar basit değil. Türkiye’nin 2001 ekonomik kriziyle tetiklenen siyasal tasfiye ve yeniden dizayn sürecini çok iyi okumak gerekir. 2001’den bu yana Türkiye’de bir toplum mühendisliği çalışması yapılmış ve tüm uyarılarımıza rağmen maalesef başarıya ulaşmıştır. O tarihten bu yana yapılan seçimlerin ve
referandumların sonuçlarını bir sandık zaferi olarak açıklamak doğru değildir. Türkiye’de sistemin çarkına uyum sağlayan mevcutlar dışında kurgulanan sürece çomak sokabilecek başka partiler ve siyasi kişiliklerin yaşamasına izin verilmemiştir. Şu kadarını söyleyeyim; Türkiye 15 yıldır müthiş bir kurguyla yönetiliyor.”

Çelebi ayrıca ANAP’ın tasfiyesiyle birlikte parti seçmeninin ağırlıklı olarak AKP’ye oy verdiğine dikkat çektikten sonra da şunları söylemeden geçemiyor:
“Anavatan Partisi’nin oyları AKP’de emanettedir. Bu dönem bu emaneti geri alacağız...”

Önceki ve Sonraki Yazılar