AKP'nin Alevi aldatmacası!

Başbakan Davutoğlu’nun Pazar günü açıkladığı bol vaatli, bir bölümünün CHP’den kopya edildiği aşikar seçim beyannamesini incelerken dikkatimi çeken Alevilere yönelik sözler oldu. 
Bildirgenin geneli hayalci, popülist, sandık yolunda seçmene şirin görünmeyi önceleyen başlıklar içeriyor. 
Öyle vaatler var ki AKP’nin 13 yıla yayılan iktidarlarının uygulamaları ile çelişiyor...
Örneğin çevreye, yeşile dönük hedefler...
“Çevrenin korunması”başlığı altında  “Kişi başına 10 metrekare olan yeşil alan şartını, 15 metrekareye çıkaracak ve uygulamayı etkinleştireceğiz”  iddiasına yer veriliyor.
Daha birkaç yıl önce (Davutoğlu’nun Dışişleri Bakanı sıfatı ile kabinede olduğu dönemde) İstanbul’un göbeğine, Taksim meydanına AVM yapmaya kalkıştıklarını, gençlerin direnişi sonucu Gezi parkının korunabildiğini çabuk unutmuş görünüyorlar. 
Ranta kurban ettikleri Karadeniz’den Ege’ye uzanan sayısız çevre katliamları da cabası...
İnandırıcı geliyor mu?

***

Tutarsızlığa bir örnek de Başkanlık sisteminden verelim. AKP yetkilileri milli iradeyi dilinden düşürmez ama gerçek öyle mi?
Davutoğlu 7 Haziran seçimlerinin ardından “Başkanlık sistemine geçmek istedik ama buna halk yetki vermedi” demişti.
Halkın yetki vermediği sistemi 7 Kasım bildirgesine koymaktan geri durmadıklarına göre akla şu soru geliyor?
 “Nerede milli iradeye saygı?  Sokaktaki insan onay vermediği sistemde ısrar neden?”

***

Söylem- eylem uygunsuzlukları ile dolu AKP beyannamesinin özellikle de ekonomiye dönük tasarları eleştiriyi hak ediyor.
CHP lideri Kılıçdaroğlu 7 Haziran öncesinde emekliye iki maaş ikramiye sözü verdiğinde, asgari ücreti 1500 TL’ye yükselteceklerini açıkladığında AKP kurmayları ağız birliği ederek, kaynak yokluğundan dem vurmuş, bütçe açığının iki katına çıkacağını ileri sürmüşlerdi.  
Davutoğlu emekliye yıllık bir maaşa karşılık gelen zam vaadinde bulunmakla kalmadı asgari ücreti de 1300 lira yükseltiverdi.  İktidar umarı ile kesenin ağzını kocaman açmakta beis görmedi.
CHP’nin ayağı yere basan önerilerini dün yerden yere vurup çok değil beş ay sonra kendi seçim beyannamesinin baş köşesine oturtmak ne kadar inandırıcı?
AKP beyannamesini neresinden tutsanız elinizde kalıyor.

***

O bildirgede bir vaat daha var ki “bu kadarına pes” dedirtiyor.  AKP seçim beyannamesinin Alevilere dönük bölümünde ne öneriliyor?
 “Cemevleri, eğitim sisteminde sağlıklı bilgilendirme, üniversitelerde araştırma ve uygulama merkezleri oluşturma gibi çeşitli konularda Alevi kanaat önderleri ile diyalog içinde demokratik uzlaşı temelinde gerekli adımları atacağız.
Bu noktada, geleneksel irfan merkezleri ve cemevlerine hukuki statü tanıyacağız. Aynı şekilde, geleneksel irfan merkezlerinin ve cemevlerinin ihtiyaçlarının karşılanması için 5393 sayılı Belediye Kanunu, 3194 sayılı İmar Kanunu ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nda gerekli değişiklikleri yapacağız.”

***

Benzer bir söz 7 Haziran seçimlerinde de yer almıştı ama beş aydır hükümet koltuklarını işgal eden AKP’li bakanlar tek bir somut adım atmadı.
Tıpkı 13 yıldır iktidarda olmasına karşın Alevilere yönelik tek bir pozitif karar almadıkları gibi...
Anımsayalım. 2007’de yine bir seçim öncesi Erdoğan’ın talimatı ile ilk “Alevi açılımı” başladı. Ancak çalışmalarda ilerleme sağlanamadı. 
İş Alevi Kökenli AKP Milletvekili Reha Çamuroğlu’nun istifasına kadar gitti.
İkinci alevi açılımı girişimi Çalışma Bakanı Faruk Çelik’in önderliğinde yerel seçim öncesi Haziran 2009’da yapıldı. Alevilerin önde gelen örgütleriyle masaya oturuldu. Ciddi Alevi örgütleri AKP hükümetini “samimi bulmadığı”  için toplantıdan çekildi.
Referandum öncesi 2010 tarihinde ikinci çalıştay çağrısı geldi ama yine bir sonuç çıkmadı!

***

İlk Alevi açılımından bugüne 2009 yerel seçimleri, 2010 Anayasa referandumu, 2011 genel seçimleri, 2014’te yerel ve Cumhurbaşkanlığı seçimi, 2015 Genel seçimleri gerçekleşti.
Hepsinde de Alevi açılımı gündeme getirildi ancak hiçbir düzenlemeye gidilmedi.  
Tek icraat Sivas katliamının yaşandığı Madımak Otelinin kamulaştırılıp kültür merkezine dönüştürülmesiydi. Alevilerin ısrarla “utanç müzesi” talepleri ise AKP Hükümetince görmezden gelindi.

***

AKP’nin 13 yıl boyunca seçim dönemlerinde bir bölümünü ısıtıp sonra unutmayı yeğlediği Alevilerin temel talepleri neydi?
-Diyanet İşleri Başkanlığı kaldırılmalı. Zorunlu din derslerine son verilmeli.
-Cemevleri yasal statüye kavuşturulmalı. Hacı Bektaş, Şahkulu, Karacaahmet, Erikli Baba Dergahları benzeri inanç merkezleri Alevi toplumuna devredilmeli.
-Madımak Oteli, insanlık, utanç müzesi olmalı.
-Özel ve kamusal alanda Alevilere yönelik her türlü ayrımcılık, nefret söylemi ve nefret suçlarına son verilmeli.

***

AKP iktidarı açılım başlatıp, seçim beyannamelerinde vaatlerde bulundu ama Alevi toplumunun gereksinimlerine dönük tek bir icraata imza atmadı.  
Nedeni açık! Bilinçli bir tercihti. ”Egemen Sünni anlayışın gereğini yerine getiriyor” eleştirisini hak edecek denli Alevilere dönük katı bir duruş sergilemeyi bilerek seçti!  Kemik tabanının sesini dinledi.
Tablo bu olunca doğal olarak Aleviler iktidarın her “açılım” söylemini, her vaadini  “samimiyet” testine tabi tuttular.  Erdoğanlı açılımlarda olduğu gibi Davutoğlu’nun vaatleri de o kesimde “inandırıcı” bulunmadı, “oyalama, göz boyama” olarak algılandı. 
Alevi toplumu açısından 13 yıllık deneyimleme fazlası ile öğreticiydi. AKP o testi asla geçemedi.

***

Öyle görünüyor ki “aldatmaca” seçim arifesinde sürdürülmek isteniyor ama AKP’nin “Alevi açılımı” iddiası bir kez daha beyannamede etkisiz bir cümle olarak kalmaya mahkum.
Onca yılın iddialı vaatlerini hayata geçirmeyen bir partinin genel başkanı olarak Davutoğlu, seçim beyannamesine yazdığı içi boş hedeflerle Alevilerin, Türkiye toplumunun aklını çelebileceğini, o yolla iktidara gelebileceğini tasarlıyor olabilir.
Ama fena halde yanılıyor.
1 Kasım akşamı yanıldığını anladığında ise artık çok geç olacak...

Önceki ve Sonraki Yazılar