Kan satışları başlamıştır

Karaman Ermenek'ten acı haber geldiğinde Giresun'daydık, Cumhuriyet Haftası çerçevesinde yapılan programda, benim de bir söyleşim vardı.
Giresun'un genç ve başarılı Belediye Başkanı Kerim Aksu ile yaptıklarını ve yaptırılmayanları konuşuyorduk. Sokak Kütüphanesi'ne, park ve sokak başlarındaki oyuncak ve kitap kumbaralarına hayran kalmamak mümkün değil. İlk kez yapılan bir uygulama bu. Daha sonra İstanbul Bağcılar Belediyesi örnek almış ve yapmış bu duraklardan, sonra başka belediyeler de.

Ama daha da önemlisi sendikasızlaşmanın teşvik edildiği, sendikaya giren işçilerin işlerinden atıldığı bir Türkiye'de, Başkan Kerim Aksu'nun belediyenin taşaron işçilerini bile sendikalı olmaya teşvik etmesi, emeğe saygının kazayla ölümlerde parayla ölçüldüğü bir dönemde şaşırtmıyor değil insanı.

Çünkü örgütlenme hakkı insanları kulluktan birey olmaya götüren
yolun başlangıcıdır. "Seni işe aldım, bana oy ver, yoksa atarım" anlayışına vurulacak darbedir sendika. Ama bahsettiğim sendikalar; işverenin kurdurduğu veya yöneticilerini satın aldığı  yani AKP sendikaları değil elbette. Onlara "ihanet şebekeleri" desek yeridir.

işte tam da daha Soma'nın, İstanbul'daki asansör cinayetinin acıları tazeyken ve "bu gibi olaylar bir daha yaşanmasın" söylemleri, yandaş işveren üzülür diye yasal düzenlemeler yapılmayarak
lafta kalmışken, 19 can daha ölümle pençeleşiyor ve belkide yaşam savaşını yitirdiler ben bu satırları yazarken.
Cinayet illa bire bir ve eteşli silahla işlenmiyor bu ülkede. Kaza ve kayıpların olduğu yerlere bir bakın Allah aşkına hepsi AKP'li işadamı ya da direkt siyasetin içinde.
Sizce bu tesadüf mü? Çünkü yandaş iş yerleri denetlenmez oldu.
bunu hepimiz biliyoruz, biliyoruz da ne oluyor? Kocaman bir hiç.
" Ölüme neden olmak" suç sayılmıyor, yargı dünya hukuk sisteminde
"muz" cumhuriyetlerinde bile örneğine rastlanmayacak "takipsizlik"
kararları ile kendini imha etti bile.
O zaman en tehlikeli yere doğru gidiyoruz:"Herkes kendi adaletini sağlasın"dır ki o nokta, hiç birimiz altından kalkamayız.

Sendikalar zaten (DİSK hariç) "bizim keyfimize dokunmayın" edasında
işverenler kolayını buldu. Döktükleri kanların bedelini parayla ödüyorlar. Ama daha üzücü olan ölenlerin ailelerinin bazılarının "kan satışı"ndan memnun olmaları.

Önceki ve Sonraki Yazılar