Alarm zilleri çalıyor

İktidar kanadında sanılanın çok ötesinde bir şaşkınlık hakim. Abdülkadir Selvi dün AKP’nin TEK BAŞINA İKTİDARI bıçak sırtında dedi. Sözünü şöyle tamamladı:
“Ben samimi olarak uyarılarda bulunuyorum, alarm zillerini çalıyorum ama birileri ısrarla çarpıtmaya çalışıyorlar.”
O “birileri” AKP’liler yani yandaşları. Ama Abdülkadir Selvi, onları bir kez daha üstüne saldırtmayı göze almış, yazıyor. Hatta alarm zilleri çalıyor. Zira, AKP’nin düştü düşecek hale geldiğini görüyor.
Sadece Selvi değil. Hatta sadece köşe yazarları değil. İktidar cephesinde pek çok isim, eski bakan sıraya girmiş açık ya da kapalı uyarılarda bulunuyor. Yıllarca Erdoğan’ı omuzlarında / başının üstünde taşıdıktan sonra nihayet “konuşmaya” karar veren Bülent Arınç, örneğin.. Eleştirmelere doyamıyor.
Bu tabloya bakınca, uzun süredir söyleyip konuştuğumuz şey daha net anlaşılıyor: AKP ÇOK KORKUYOR!
Korktukça da korkutmaya çalışıyor.

***

Silahları da çok sınırlı aslında. Kime ne söyleyecekler ki! Kimi nasıl inandıracaklar ki!
Yıllarca HDP ile yan yana poz veren Yalçın Akdoğan, şimdi “HDP barajı aşarsa demokrasi açısından büyük sorun yaşanır” deyince en fazla fıkra etkisi yaratıyor.
Hani, o kadar ortada yaşandı ki pazarlıklar / müzakereler. Yalana alışık olsalar da şimdi “kıvırırken” ağızları burunları yamuluyor!
RTE deseniz.. Uçan kuştan haberi varmış da, meğer “kara kutusu” Yalçın Akdoğan’ın Dolmabahçe’de İmralı Heyeti ile buluşacağından.. Ve “mutabakat metnini” açıklayacaklarından haberi yokmuş.. Öyle mi! Vah yazık!
Dahası, RTE HDP’nin PKK / Öcalan ile İLİŞKİLİ olduğunu da yeni keşfetmiş. Bunu da bilmiyormuş. Vah ki ne vah!
Etrafı kötü anlaşılan. Belli ki hiçbir şeyi söylemiyorlar adamcağıza. Gülen Cemaati’nin neler de neler yaptığını da Sağır Sultan’dan sonra duymuştu.
Şimdi, HDP gibi Cemaat’e de veryansın ediyorlar. Yıllar önce söylediklerimizi yeni yeni farkedip anlatıyorlar!

***

Tabii, iş bu iki DÜŞMAN ile bitmiyor.
Esas korkuları, iki büyük muhalefet partisinin yükselişinden. Aslında buna KORKU demek bile yetmez. Daha ziyade bir PANİK halinden söz etmek lazım.
Yandaşlıkta ölçüyü kaçırmayan HaberTürk yazarı Nihal Bengisu Karaca bile “Koalisyon olasılığının gizli öznesi: Felaket” diye yazıyorsa. Gerisini anlayın artık!
Şöyle yazıyor Karaca:
“Eski Türkiye’de koalisyon öngörülebilir zararlar verirdi. Yeni Türkiye’de ise koalisyon demek sadece ekonominin değil gündelik hayatın belirsizliği demek. Oksijen gibi, sırf var olduğu için hissedilmeyen düzen ve güvenlik zemininin kaybolması demek.”
Durum bu kadar vahim anlayacağınız! AKP iktidarı giderse oksijensiz kalacaklar. Düzenlerini kaybedecekler.
Nihal Bengisu Karaca’nın, AKP’ye oy veren yoksullar korosuna seslenmediği çok açık. Daha ziyade iş dünyasına, bürokrasiye ve kendilerine liberal demokrat diyenlere sesleniyor.
Nitekim, vurgularını dinsel yaşam tarzından ziyade “mevcut düzenin yürümesi” üzerine yapıyor. Muhalefet partilerinin, “ortaya koyabilecekleri sahici ve inandırıcı hiçbir plana sahip olmadıklarını” iddia ediyor.
Bunun “doğru olmaması” bir yana.. Ne Karaca ne de diğer yandaş yazarlar AKP adına “sahici ve inandırıcı bir plan” sunabiliyor. Bunun yerine, bir yandan “aman düzeniniz bozulmasın” edebiyatı yapılıyor. Bir yandan da gizli / açık tehditler savuruluyor. Felaket senaryoları yazılıyor.
En ilginç tezi ise, yine Nihal Bengisu Karaca ortaya atıyor:
“Sözün özü: AK Parti o denli büyük, önemli siyasi ve toplumsal bir değişimin temelini attı ki, bu değişimin yan tesirlerini de sadece kendisi yönetebilir.”
Tercüme edelim:
“AKP İktidarı, Cumhuriyet’in tasfiyesinde sona o kadar yaklaştı ki, bu süreçte yarattığı kaosu / sorunları ancak ONUN MİSYONUNU TAMAMLAMASI ile aşabiliriz.”
Yoksa..
Yazmış işte: Yoksa FELAKETLERİ olacak.


Atatürk’ü hatırlamak
Bu ülkeye siyasal İslamcılar mı daha büyük zarar verdi.. Yoksa kendilerine liberal demokrat diyenler mi.. Bilmiyorum.
Ancak, durdukları yer itibariyle, özellikle laiklik ve Atatürk konusunda “ikinci kesimin” daha “İNANDIRICI” olduğunu biliyorum.
Liberal görünerek.. Demokratlıktan dem vurarak.. Hatta “soldan soldan” sekerek laikliğe darbe vurdular. Atatürk’ü itibarsızlaştırma kampanyasını büyüttüler.
Oysa, Atatürk ve laiklik ilkesi;
* Dogmaya karşı aklın üstünlüğü demekti
* Biz kadınların hayatın içinde hak ettiğimiz yeri alabilmemiz demekti
* Feodal / ilkel bir toplum modeli yerine çağa yakışır bir topluma dönüşme fırsatı demekti
* Edebiyatı, müziği, resmi / heykeli, dansı, neşesi ile “çağın bir parçası” olabilmek demekti.
İhanet ettiler. Son 13 yılın “kirine” ortak oldular. Şimdi içlerinden bazıları “geri dönmüş”, iktidara parmak sallıyor.
Onlara yanıtı, bir fotoğraf...
Anadolu Fotoğraf Derneği’nin Anıtkabir konulu yarışmasına katılan Cevdet Erkan Öncel imzalı kare versin.
* Atatürk, Cumhuriyet demektir. Cumhuriyet de; kadınla erkeğin ve her türlü inancın böyle “coşkuyla” buluşması demektir.

Unutmayın!
Geçen Pazar günü Eskişehir’de sevgili Utku Çakırözer anlattı. Yerel seçimlerde elektrikler gidince Eskişehirli kadınlar sandıkların üstüne oturmuş.
Önceki gün aynı şeyi Kılıçdaroğlu da söyledi. “Elektrik kesilmesi ve benzeri bir durumda sandıkların üstüne oturun” dedi.
Unutmayın.. Utanmayın.. Üzerine oturun veya sarılın.. Ama sandığınızı koruyun. Utanması gerekenler, Türkiye’yi bu hale getirenler.

Önceki ve Sonraki Yazılar