Alevi, Kürt, solcu memur adaylarını kim fişledi?

15 Temmuz gecesi bir grup askerin kalkıştığı darbe girişiminin kamu yönetiminde yarattığı ve yaratacağı tahribatın boyutları uzun süre etkisini sürdürecek. Vatandaşın en çok güvendiği kurumlardan biri olan TSK’nın büyük yara alan imajı bir yana, devletin neredeyse her kurumu sorgulanır hale geldi. 25 Temmuz tarihine kadar yani darbe girişiminden 10 gün sonra açığa alınan kamu personeli sayısı 46 bine yaklaşıyordu. Kamu personelinin yanı sıra kapatılan yüzlerce okul, öğrenci yurdu, hastane var. Operasyon, özel şirket ve işadamlarına da sıçradı hatta özelleştirilen ama hala bir devlet kurumu gibi yönetilen Türk Telekom da bile cemaat operasyonu, gözaltılar var. Görünen o ki bu operasyon hem kamuda hem özel sektörde devam edecek.
Gözaltına alınan ya da görevden el çektirilen kamu personelinin tamamı cemaat üyesi mi maalasef bu konuda da kuşkular var. Özellikle Milli Eğitim ve Sağlık Bakanlığı’nda herhangi bir dini yapılanmayla ilişkisi olmayan çok sayıda KESK üyesinin de “fırsat bu fırsat” denilerek açığa alındığı biliniyor. Örneğin TRT’de çalışan KESK’e bağlı Haber-Sen yöneticisi Mehmet Demir de “FETÖ örgütüne üye olduğu” için açığa alınmış, sivil toplum kuruluşlarının tepkisi sonrası yeniden işine dönebilmişti. Umarız “at izinin it izine karışmasına” izin verilmez ve yıllardır cemaatlerle mücadele eden kişilere haksızlık yapılmaz.

Cemaatçileri kim işe aldı?

Aslında konunun çok daha vahim bir boyutuna dikkat çekmek istiyorum. Soru şu: Cemaat üyesi olduğu iddia edilen 46 bin kamu çalışanını kim göreve aldı? Bu sorunun yanıtını veren kimse yok!

Anımsayacaksınız 2013-2014 yıllarında devletin KPSS sınavına girenleri kökenlerine göre fişlediği haberleri çıktı. Yazılı sınavdan yüksek puan alıp sözlü sınava girecek olan kişiler için yapılan bu fişleme listeleri, sınav komisyonu üyelerine dağıtılıyordu. Fişlemelerde “Babasının ismi Ali Haydar, Diyarbakırlı, Alevi, Hopalı bir ulusalcı, Gaziosmanpaşa’da oturan bir Alevi, Kürt asıllı Muşlu” gibi ifadeler yer alıyordu. Bu fişlemelerden “cemaatçi olmayan AKP’lilerin” haberi yok muydu? Fişlemeleri cemaat üyeleri yapıyor idiyse AKP’liler “Yahu bu insanları neden fişliyoruz” diye sormadı mı?

Tutuklanan, açığa alınan binlerce hakim ve savcıyı bu görevlere HSYK getirmedi mi? AKP’nin uzun zamandır yargıda yeni bir örgütlenme yarattığı, ‘kendisinden olmayanları’ pasif görevlere aldığı, soruşturmalarla istifaya zorladığını sağır sultan bile duymuşken, Adalet Bakanlığı meğer hiç ama hiç farkında olmadan cemaatçileri mi getirmiş, etkili görevlere?

Aynı durum Emniyet Müdürlüğü için de geçerli. Binlerce daire başkanının, emniyet müdür yardımcısı hatta emniyet müdürünün atamasını kim yaptı? Bu atamalarda imzası olan içişleri bakanlarının cemaatin özellikle emniyet içinde örgütlendiğinden haberi yok muydu?

Bakanlıkları bir yana bırakın Başbakanlıkta çalışan ve açığa alınan 200’e yakın kişiyi hangi güvenlik soruşturmasından geçirerek işe aldınız?

Açığa alınan 46 bine yakın kamu görevlisinin geçmişlerine baktığınızda çoğunun AKP iktidarları döneminde memur olduğunu, kamuda geçmişi daha eski olanların da yine AKP döneminde üst düzey görevlere atandığını görüyoruz. Kısaca bu isimleri ne CHP ne MHP ne de HDP göreve getirmedi… Dolayısıyla kalkıp ‘Bizi kandırdılar’ demek yerine “Ne istediniz de vermedik” açıklamalarını da dikkate alıp halka büyük bir özür borcunuz yok mu? Yeniden darbe olacak tehdidini kullanarak halkı meydanlara doldurmakla sorunların çözülemeyeceği ortada. Artık kamuda kökenine, siyasi duruşuna bakmadan liyakatla personel seçme dönemini başlatmak gerekiyor. Yoksa cemaatlerin biri bitip diğeri gücü eline geçirebilir!

Önceki ve Sonraki Yazılar