S. Ersu Hızır

S. Ersu Hızır

Alışma - Unutma - Unutturma

Türkiye’de yaşanan süreci dönem dönem değerlendirdiğimizde; 4 yıl önce yaşananlar bugün de yaşanmakta, 4 yıl önce siyasiler söylediklerini bugünde tekrarlamakta.
Böyle olunca ülkemde bir şeyler değişmiyor mu, her şey aynımı diye kendimizi sorguladığımızda gerçeklerin daha farklı olduğunu bizlerin ağır ağır nelere alıştırılmaya başladığını görüyoruz?

Şehit sayısının artması ve her gün bir den fazla şehidimizi toprağa vermemize rağmen, televizyonlarda ve yazılı basında veriliş şekli buna bir örnek değil mi?
Oysa son bir yılda 1000’den fazla şehidimizi toprağa verdik.

Eğitim sistemimizde yapılan köklü değişim de yaşadığımız somut örneklerden diğeri?

İlköğretimde 4 + 4 tartışmaları bugün sönümlenmiş, toplum biraz zorlama biraz yazılı ve görsel basının etkisiyle, alışma noktasına getirilmiş vaziyette.
Bugün daha da ileri gidilerek 3 + 3 + 3 formülü kamuoyunda tartışmaya açılmış durumda.

İmam Hatip okullarının yaygınlaştırılması projesi tüm Anadolu liselerinin dönüştürülmesi, her semtte bir imam hatip lisesi olması şeklinde ısrarla sürdürülmekte ve yaşama geçirilmekte.

Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün adı ve ilkeleri ağır ağır unutturulmakta, genç nesillerin yeterince öğrenememesi için kitaplardan çıkartılmakta.
Atatürk’ün Samsun’a çıktığı 19 Mayıs 1919, Türkiye Büyük Millet Meclis’inin 1920’de Ankara’da kurulması, 29 Ekim 1923’te Cumhuriyetimizin ilan edildiği tarihler ve önemi; nasıl önemsizleştirilmeye çalışılmakta malumunuz.

16 Mart 1920’de İstanbul’un işgal kuvvetleri tarafından işgal edilmesi üzerine, 17 Mart 1920’de TBMM ‘nin gerekliliği ve kurulması yönündeki ilk genelgesini yayınlayan Mustafa Kemal Atatürk’ün Milli Mücadelenin Ankara’dan yürütülmesi gerektiği konusundaki kararlığı sonrası, 22 Nisan 1920’de yapılan çağrı ile 23 Nisan 1920’de kurulduğu tarihsel gerçeğini çocuklarımıza ve gençlerimize öğretmek zorundayız.

Fatih’in İstanbul’u alması ne denli önemli ise,  bugün Türkiye Cumhuriyeti’nin bağımsız, özgür bireyleri olarak gezebiliyorsak, dil-din-ırk ayrımı olmaksızın yaşayabiliyorsak bunu Ulusal Bağımsızlık savaşımıza;  Atatürk ve silah arkadaşlarına borçlu olduğumuzu unutmamalıyız.

Atatürk’ün kurucusu olduğu Cumhuriyet Halk Partisi tüm yurtta bu tarihlerde coşkulu eylemlerle, tarihçilerle ulusal hafızamızı güçlendirmeli, kitleleri bilinçlendirmelidir.
Bugün Cumhuriyetin temel ilkelerini yüreklice, bilinçli olarak, popülist yaklaşımlardan uzak durarak savunmazsak yarın hepimizin bu günleri aramak durumunda kalacağımız bellidir.
Yoksa adım adım yaklaşan tehlikeli süreç bellidir.

CHP Genel Başkanı Sn. Kılıçdaroğlu’na yapılan mermili gözdağı girişimini şiddetle kınıyorum ve hep birlikte kınamalıyız. Şehit cenazesinde gerçekleştirilen bu hareket Parlamenter Demokrasiye karşı yapılmıştır. Tarihimizde bunun örnekleri vardır. İsmet İnönü’ ye aracında sıkılan kurşun, Bülent Ecevit’e yapılan silahlı saldırı, Deniz Baykal’a yapılan saldırı bunlardan bir kaçıdır.  Maganda kültürü ile yetişenlerin bu tür eylemleri karşısında el ele hep birlikte demokratik kurallar ve yasal sınırlar içerisinde sesimizi yükseltmeli dayanışmamızı göstermeliyiz.

Bunu yaparken bizi ayrıştırmak, kamplara bölmek isteyenlerin oyunlarına gelecek söylem ve davranışlardan uzak durmalıyız.

Bizi birleştiren gücün Cumhuriyetin temel ilkeleri olduğunu, Tam Bağımsız Türkiye için emperyalizme ve yerli işbirlikçilerine karşı; “Tam Bağımsız Türkiye” hedefi için bizi birleştiren gücün Cumhuriyetin temel ilkeleri olduğunu, ışığımızın bilim olduğu gerçeği ile mücadele etmeliyiz.

Bu gün hangi makamda olursa olsun ettiği yemine sadık olmayanları eleştiriyorsak, Cumhuriyet Halk Partisi üyesi, delegesi, yöneticisi, belediye meclis üyesi, belediye başkanı, milletvekili her kim olursa olsun, hangi görevde bulunursa bulunsun, partisinin ilkelerine, Cumhuriyet’in değerlerine özümseyerek yüreklice sahip çıkmayanları da tarih ve toplumun affetmeyeceği bilinmelidir.

İyi pazarlar diliyorum.


Önceki ve Sonraki Yazılar