Allah’ın lütfu, darbe mi, referandum mu?

Yaşamımızda doğanın mükemmelliğine bakıp bize sunduklarını anlatmak için Allah’ın lütfu deyimini kullanırız.

Her canlıya sunulanın HAYIR’lı olanı Allah’ın lütfudur.

Hayırsız olanı, zarar vereni şeytanın tuzağıdır.

Allah ile ilişkilendirilecekse ancak “Allah’ın gazabı” denebilir.
Ülkenin dibine konmuş dinamit gibi başımıza gelen 15 Temmuz felaketi Allah’ın lütfu olamaz.

Olsa olsa şeytanın hazırladığı bir tuzaktır.

Şeytanın, kandırdıklarıyla iş birliği içinde yaptıkları ülkemizi uçurumun eşiğine getirdi.

Daha hemen ertesinde “Bu bize Allah’ın lütfudur” söylemlerini anlamaya çalışırken, 20 Temmuz’daki OHAL ile durumu anlamaya başladık.

Önceleri FETÖ ile mücadele için gerekli olduğunu düşündük.

Hızla açılan davalar, tutuklamalarla ümitlendik. Sıra araştırma komisyonuna geldiğinde durumu anladık.

Şeytanın gücü komisyonun üstünde, olan biteni örtbas etmeye programlanmış gibiydi.

Gerçekleri ortaya çıkarmak yerine, üstünü kapatmaya yönelik çabaları izlerken kahrolduk.

Hemen ardından başka bir şeytanlıkla karşılaştık.

Rejim değişikliği öngören sözde Anayasa paketi önümüze kondu.

Toplumun tümünü ilgilendiren böylesine önemli bir konunun toplumun her kesimince derinlemesine tartışılması gerekirken, alelacele meclisten geçirilmesi de şeytancaydı

 Referandum tarihi belirlendikten sonra, değişikliğe karşı çıkan Hayır’cıların, neredeyse 15 Temmuz darbecileriyle ilişkilendirmesinden bunun şeytanca büyük bir planın parçası olduğu şüphesini düşünmeye başladık.

15 Temmuz’da yaşanan felaket, 16 Nisan’la sonlandırılmak istenen “Rejim değişikliği” Allah’ın lütfu olamaz.

Olsa olsa Allah’ın gazabı olur.

Kaldı ki bu ülke ve insanımız bu gazabı hak etmemişken, bu şeytanın tuzağından başka bir şey değildir.

İktidar ve medya gücü ile toplumdaki desteğin yarıdan fazla olduğu iddiasında olanlar, bu algıyı kullanarak muhaliflerin direncini sürekli etkilemeye, baskı altına almaya çalışırken, merkeze yakın partileri kendilerine katma çabaları ve yanlarına aldıkları ile bu güçlerini matematiksel olarak yüzde 65 oranı sınırında gösterip ülkeyi referanduma taşıyorlar.

Demokrasiye inancımızla, sandıkla gelen sandıkla gider savından hiç vazgeçmedik.

Bunun gerçekleşmesi için hiç akla gelmeyen formül, rejimi savunanlarla, rejimi değiştirmek isteyenlerin belirleneceği bir sandık alternatifiydi.

Normal seçimlerde partiler söz konusu olacağından böyle bir tabloyu görmek imkânsız iken, AKP ve yanına alabildiği birkaç siyasi ile karşısında bütünleşen HAYIR cephesi Cumhuriyetin umudu oldu.

HAYIR cephesinde parti yok, kimlik yok, inanç ayrılığı yok, menfaat yok, korku yok, veremeyecek hesap yok.

Vicdan var, doğruluk var.
EVET cephesinde ne var?

Bunlar mı, başka şeyler mi?
Ülkeyi yok etmeyi amaçlayan 15 Temmuz’un, şeytanların oyunu olduğu açıktır.
ALLAH’IN LÜTFU, Cumhuriyetimizi “muhafaza ve müdafaa” edecek bu REFERANDUM fırsatıdır.
 

Önceki ve Sonraki Yazılar