Almanya’da eksen kayması

Almanya'da yapılan genel seçimler tüm gelişmiş ülkeleri saran siyasal sığlaşmanın AB'nin lokomotifini de etkisi altına aldığını gösteriyor.

Merkel, partisi Hristiyan Demokratları iktidarda tutmayı başarmasına karşın inişte...

Sosyal demokratlar tarihin en ağır yenilgisini aldı.

Merkez sağ ve merkez sol oyların toplamına baktığımızda neredeyse yüzde 50'lere indiğini görüyoruz. 2013 seçimlerinde merkez sağ ve solun toplamı yüzde 68'di.

Bunun adı eksen kaymasıdır.

Pek çok Avrupa ülkesinde yaşanan tablo Almanya'da da ortaya çıktı. Fransa'da aşırı sağ parti iktidara gelmesin diye Fransızlar bir yıl önce siyaset sahnesine çıkmış bir partiye oy verdiler. Amerika'da seçmen ABD'yi büyük yapacağına söz verdi diye sadece cüzdanı büyük bir kişiye oy verdiler.

Almanya'da da en hassas durum, Nazi partisi idi. İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra Nazi partisinin kurulması yasaklanmıştı. Ancak seçimde yüzde 13 oy alarak üçüncü olan Almanya İçin Alternatif (AfD) partisi adında Nazi olmasa bile bu yasağı deldi geçti.

Almanya'da öteden beri şöyle bir söylem vardır:

Nazi partisi serbest olsun gireceği ilk seçimde yüzde 10'u bulur. Pek çok Alman'ın özünde hala Hitler'in yaptıklarına değil ama özlemlerine sempati vardır.

Bu bakışın doğru olduğu anlaşılıyor.

Bugün bile Münih, Frankfurt gibi kimi kentlerde gecenin geç saatlerinde birahanelerde Hitler döneminin marşının nakaratlarını "Deutschland Deutschland über alles" (Almanya Almanya her şeyin üstünde) sözlerini duyabilirsiniz...

Almanya'da siyasi yelpazenin bir rengi de bu oldu. Irçılığın pek çok özelliğinden biri şudur; sü- rekli açtır, hep birşeylerle beslenmek ister!

***

Almanya'da ırkçılık özünde yabancı düşmanlığından besleniyor. Nüfusunun beşte biri yabancılardan oluşan Almanya'da ekonomi iyi gittiği halde seçmen iktidar partilerini cezalandırdı. Bunda birinci etkenin mülteci sorunu olduğu kabul ediliyor.

Almanlar, ne kadar "düzeltmeye" çalışsa da Merkel'in mültecilere sıcak baktığı havasının etkisinde kaldı. Genel olarak Almanlar'da "yeni yabancı istemiyoruz" eğilimi öne çıktığı için partiler de bu eğilime eğilme yarışına girdi.

Almanya'daki bu gidişten zarar görecelerin başında Türkler geliyor. AKP iktidarı Merkel ve ortağının oy kaybetmesinden hoşnut ama önceliği oradaki Türklerin huzuruna vermek zorunda. AKP'nin önceliği daha çok şu görünüyor:

Almanya ile boy ölçüşmek!

Bu siyasetin sonuçları henüz tümüyle ortaya çıkmış değil. Dileriz zamanla aklıselim galip gelir ama, bugünkü gidiş Almanya'daki Türklerin lehine görünmüyor.

Ağustos ayında Didim'deki kitap buluşmasında Almanya'dan gelen yurttaşlar da vardı. İçinde bulundukları durumu şöyle özetlediler:

"Eskiden 'Türk dostu' diye bilinen insanlar vardı. Bunlar milletvekili, belediye başkanı, akademisyen, yazar statüsündeki insanlar olurdu. Artık böyle bir şey kalmadı..."

Bütün Avrupa'yı saran ırkçı gidiş bir yana Almanya, Türkiye için ayrıca önemli. Bu ülkede yaşayan yurttaşlarımızdan Türkiye'ye gelen tü- ristlere kadar her alanda farklı bir derinliğimiz var. Bu derinlik dönemsel iktidarları da aşacak köklere sahip. Az önce vurguladığımız Almanya'yı da saran ırkçı dalga AKP'nin bu kökleri hoyrat kullanmasına haklılık kazandırmaz.

Bereket Almanya'daki yurttaşlarımızın büyük çoğunluğu Erdoğan'ı dinlemiyor. Oy verin dediği parti AD-Demokraten binde 0.1-0.5 arasında oy aldı!

***

Almanya seçimlerinde sosyal demokratların aldığı tarihi yenilgi geçici, kolay telafi edilir bir durum değil. Almanya, İngiltere, Fransa gibi çok partili, merkezin sağında ve solunda iki güçlü partinin olduğu büyük ülkelerde sosyal demokratlar taban kaybediyor.

Görünen o ki bunda en önemli etken sosyal demokrasinin yeni siyaset üretmekte zorlanması ya da bunun halkta istenilen ölçüde karşılık bulmaması.

Alman sosyal demokratları seçim sonuçları- nın açıklanmasının hemen ardından, "muhalefete çekiliyoruz, orada toparlanacağız" değerlendirmesi yaptılar.

Soğuk savaşın sonrasında 1990'larda yayılan küreselleşme havasında pembe tablolar çizildi. Ancak sonuç öyle olmadı. Uçurumlar derinleşiyor.

Küreselleşme deyim yerindeyse şu sonucu doğurdu:

Kürede selleşme...

Buna yine sol çare üretebilir.

Dünyanın yeni bir 'sol'uklanmaya ihtiyacı var...

Bu da solun sağı taklit etmesiyle değil, insan için insanlık için yeni bakışlar, çözümler üretmesiyle olabilir.

Önceki ve Sonraki Yazılar