-America first -Yes Sir

Donald Trump, America first, America first’ derken ne demek istediğini pek çoğumuz anlamış olsak da, asıl amacının tribünlere oynamak olduğunu biliyorduk.

Aradan zaman geçti, Ortadoğu’daki çıkarları söz konusu olduğunda bize karşı YPG’yi açıkça desteklemesi bir gerçeği ortaya çıkardı.

Ortadoğu’da, ABD kendi çıkarları için Türkiye gibi NATO üyesi bir müttefikini bile gözden çıkarabiliyor. Gelinen noktada çırpınışlarımızla gülünç duruma düştük.

Zamanında bunları öngörmeden yapılan söylemlerle komşu ülkelerle ilişkileri adeta “Namus meselesi” tarzında sürdürme ısrarı bizi buraya taşıdı.

Olası bir Trump-Erdoğan görüşmesindeki 45 dakikaya bu sorunların hangisi sığar ve çözülür.

Hadi diyelim ki, önden giden zat-ı muhteremler, mevkidaşları ile anlaştılar ve sadece liderler usulen görüşerek karara bağlayacaklar.

İşin bu tarafı da felaket ötesi...

Hulusi Akar, Hakan Fidan ve Bekir Bozdağ sözüm ona, Erdoğan’ın gelişine zemin ayarlayacakken, o zemine sabun koymuş oldular.

YPG olmadı, Fettullah Gülen, o da olmadı Zarrab meselesini çözelim düşüncesi ile ABD’ye giden heyetlerin ülkeye dönecek yüzleri kaldı mı, merak konusu.

Ülkemizi bu noktaya taşımaya kimsenin hakkı yok.

Bu rezaletin startı Esat’a, ESET demekle başladı. Şimdi de “Gidene kadar bu iş çözülür, umarım” demenin Trump’a, TURP demekten farkı yok. Biraz daha ölçüsüz diplomasi sürdürsek, önümüze IŞİD dosyası ile başlayan bir dizi problem çıkaracaklar.

Referandum öncesi “Tek adam yönetimi felakettir” dediğimiz tam da buydu.

Beyaz Saray’da 45 dakikalık görüşmede Trump ilk dakikada “‘AMERİCA FIRST” derse, 44 dakika susmak, 45.dakikada cevap vermek zorunda kalacağız.

Trump;

-America first

Erdoğan;

-Yes sir

Ülkemizi bu hale getirmek, kimsenin haddi değildir.

Yalanla, dolanla kandırılan seçmen, YSK ile kurulan referandum komedisi.

Saray yerinde, kırmızı plakalılar keyifte.

Gazeteciler tutsak.

Özgür kalmak için “Kavurmacı” mı olsak?

Önceki ve Sonraki Yazılar