Amerika merkezli deprem Türkiye’den hissedilebilir mi?

Büyük felaket Gölcük depremini acılarımızı tazeleyerek yeniden andık. Kimi o depremden aldığımız derslerle kazanımlarımızın olumlu yanlarını konuştuk, kimi o yıllarda alınacak önlemler için getirilen deprem vergisi olarak bildiğimiz vergilerin 60 milyara ulaştığından söz ettik. Bu 60 milyarın doğru yerlere harcanmadığı iddiaları, her 17 Aralık geldiğinde rakamlar değişerek gündem olmaya devam edecek gibi.
Toplanma alanlarının AVM’ye dönüştürüldüğü gibi gerçekleri konuşanların “dilinde tüy bitti” demek bile bu konudaki duyarsızlığımızı anlatmaya yetmeyecek kadardır.
Olası yeni depremlerin nerede ve hangi şiddette olacağı, kaç kişinin öleceği gibi tahminlerin bizi yönetenleri hiç ürkütmediğinin farkında mısınız? TV ekranlarında konu ile ilgili tahminlerde bulunan “Devlet Büyüklerimizin” vücut dilinden ve dilinden dökülen sözler tam da “Ağzından bal akıyor” cinsinden.
Çernobil’den sonra ekranda çay içen bakanları olan bir ülke olarak, merkezi Marmara denizi olan olası bir depremden söz ederken“ meteoroloji’den meltem esintisi müjdesi verir gibiyiz.
Oysa Amerika merkezli önümüzdeki ay olası bir “Zarraf” depreminden söz ederken sesleri çatallaşıyor, vücut dilleri Gölcük depremindeki şiddeti de aşan bir ifadeye bürünüyor. Halbuki biz biliyoruz ki, ne kadar şiddetli de olsa Amerika’daki deprem Atlantik sularında yok olur gider.
Amerika’da olacak depremden korkmak da ne demek. Ancak bir takıntınız varsa aldığınız tedbirleri güçlendirin uykularınıza yazık olmasın.
Diyelim ki, tedbirlere rağmen sizi 10 şiddetinde yakaladı. Allah’ın dediği olur, ölüme çare yok.

Önceki ve Sonraki Yazılar