An-kara! 

Her şehrin bir kokusu vardır…
O koku, o şehrin yazgısıdır.
Ankara siyaset kokan bir şehir...
Başkent lacivert ve gri renklerle tanımlansa da iklimi siyasettir.
Bu şehre siyaset yakışır.
Otelleri, lokantaları, pastaneleri siyasetçilerle dolup taşar.
Cumhuriyet’in kuruluşu ile başkent olarak duyurulan şehir mekânları bile siyaset çağrıştırır.
Kurucu Meclis, Ankara Palas, Merkez Bankası, Ziraat Bankası, İş Bankası, Sümerbank’ın bulunduğu Ulus adeta bir açık hava müzesidir.
Halil İnalcık’ın “Atatürk ve Atatürkçülük” kitabından Atatürk Ankara’yı niçin başkent yaptığını şöyle açıklıyor:
“(…) Siyasi başkentimiz Anadolu’nun ortasında kalacaktır.
Batı’nın Doğu’nun temsilcileri bizimle bu başkentte temas edeceklerdir.
Bu başkentte her türlü diplomatik meseleler görüşülecektir.
Bu başkentte memleketin iç ve dış politikası idare edilecektir.
Bu başkentte milletin sinesinden doğan hükümet çalışacaktır…”
Atatürk’e ait bir başka anıyı Çankaya’nın bahçe mimarı Mevlüt Baysal şöyle anlatır:
Atatürk'ün Çankaya Köşkü'ndeki bahçesini yapıyordum.
Birgün Atatürk, yaveri ve ben bahçede dolaşıyorduk.
Çok ihtiyar ve geniş bir ağacın Atatürk'ün geçeceği yolu kapadığını gördük.
Ağacın bir yanı dik bir sırt, diğer yanı suyu çekilmiş bir havuzdu.
Ata, havuz etrafındaki kısma yaslanarak karşı tarafa geçti.
Derhal atıldım: ''Emrederseniz derhal keselim Paşam.''
Bir an yüzüme baktı, sonra: ''Sen hayatında böyle bir ağaç yetiştirdin mi ki keseceksin !''
Ahmet Haşim Ankara için ne demiştir:
“Anadolu ortasında bugün bir hakikattir.
Ağacın bitmediği, yaprağın açmadığı, kül rengi azim bir saha ortasında Ankara, şimdi büyük binalarının yüz binlerce gözleriyle şafaklara bakıyor.
Bu şehir güzel mi?
Şehirlerin güzelliği nedir?
Manaları.”
Eski siyasi liderler, bürokratlar, aynı zamanda sanat tutkunu insanlar olarak tanınırdı.
Atatürk’le başlayan sanat tutkusu diğer liderlerle süre geldi.
Cumhurbaşkanı Senfoni Orkestrası dinletileri, sergiler, film ve tiyatro ön gösterimleri sanatsever siyasileri, büyükelçileri, sanatçıları buluştururdu.
Bir anda parlamento kulisleri sanat etkinliklerinin mekânlarına taşar; gazeteciler kulislerdeki bu siyasi iklimi kamuoyuna aktarırdı.
Ankara’ya siyaset yakışıyor.
Belki de biz siyasete tutkulu insanların kendini mutlu etmek; Ankara’da yaşamı renklendirmek için yarattığı bir kandırmaca masal bu.
Biz bu masala inanırken, yavaşça değişti şehrimin yazgısı.
Ankara’nın simgeleri çoktan silindi.
Çankaya’daki Cumhurbaşkanı forsunun yerinde yeller esiyor.
Ankara’yı var eden kurumlar İstanbul’a taşındı.
Atatürk Orman çiftliği yok edildi.
Caddelerin, bulvarların, meydanların adı değişti.
Ne yazık ki, ne parlamento artık parlamento, ne siyasi kadrolar siyasi kadro, ne Başkent’e sevgi aynı sevgi.
Son yıllarda Ankara’daki tek siyasi etkinlik yurttaşlar Anıtkabir’e yürüyor, isyan türküsü büyüyor.
Siyasetin renksizliği, çatışmacı dili, kutuplaştırdığı söylemi, siyasetin yitirdiği etik değerleri ve ihaneti ile Ankara artık siyaset kokmuyor.
İnanıyorum Ankara yine yeniden siyaset kokacak…
Özgürlük rüzgârları esecek…
Simgeler sanat objeleri ile yerini alacak…
İnsanlar eşit, özgür bireyler olarak yaşayacak.
Ankara’nın çağdaş, özgürlükçü siyaset kokusu ülkeyi saracak!

Önceki ve Sonraki Yazılar