Merdan bir 'gözdağı'dır

İki gündür fırtına var ‘Ege’de.
İçimizdeki ‘isyan’,
göklere varmışcasına,
yıldırım olup düşüyor yeryüzüne.
İsyanımız, adaletsizliğe;
isyanımız, vurdum duymazlığa;
isyanımız, yarınlara ait düşlerimizi çalanlara…
Ve bu adaletsiz gidişattan
paylarını bir gün alacaklarını bile bile,
Nazım Hikmet’in dizelerindeki gibi,
"adeta mağrur salhaneye koşanlara…"
Genel Yayın Yönetmenimiz  Merdan Yanardağ’ı
ziyaretim sonrası,
ne kadar frenlemeye çalışsam da kendimi,
bu kadar başarabildim.
Sevgili Merdan Yanardağ'ı sorarsanız,
dimdik ayakta;
söylediklerinin ve yazdıklarının
sonuna kadar arkasında.
Çünkü, cezavine atılmasının
gerçek nedeni bunlar;
yazdığı kitaplar, televizyon programlarında
dile getirdiği gerçekler,
Türkiye'nin nasıl kuşatıldığını
ve "Türkiye Neden Feda Edildi" kitabında
gerçekleri belgelerle ortaya koyduğu için.
Yani, Merdan Yanardağ
statü olarak ‘tutuklu’ görünse de,
aslında ‘rehine’dir.
Kendisine ait olmayan bir telefondan atılan,
siyasi düşüncesi ve tutumu itibari ile,
onun olmadığı kesin bir mesajdan,
hiçbir kanıt bulunmadan ceza almış olmasının
başka bir anlamı olamaz.
Merdan Yanardağ bir ‘gözdağı’dır.
Onun içeride olması,
"Bakın ülkenin karanlığa götürülmesine
muhalefet ederseniz,
biz bir yolunu bulur, sizi içeri atarız" demektir.
Ve bu, Türkiye için
‘yüz karası’ durum ,
tüm uluslararası platformlarda
“Türkiye'nin ayıbı" olarak,
çıkmayacak bir leke gibi,
yüzümüze vurulacaktır.
Şu anda, ülkede ne kadar demokrasi olduğu,
büyük umutlarla açılan paketten de bellidir.
Düzmece deliller
ve dedikodudan öteye gitmeyen iddaalara dayanarak,
onlarca gazeteci arkadaşımız cezaevlerindedir.
KCK Davaları’ndan yatanların
nasıl içeri alındığı da bellidir.
Bu toplum barışacaksa,
‘seçim barajı’ndan önce,
‘düşünce özgürlüğü’ sorununu halletmeli.
Aksi takdirde;
ne siyasi partilerin önemi vardır,
ne de kazanılacak
ya da kaybedilecek seçimlerin!..

Önceki ve Sonraki Yazılar