Anayasa Mahkemesi'ne gitmek ya da gitmemek!

Cumhurbaşkanı Erdoğan, tek adam anayasasını istediği gibi uygulamaya koyduğunda ülkeyi nasıl yöneteceğini Ziraat Bankası'ndan Türk Hava Yolları'na kadar para getiren pek çok kurumu Varlık Fonu'na devrederek gösterdi. Bu anlayışın devama çok tehlikeli yerlere gidebilir.

Meclis Başkanlığı anayasa değişikliğini 13 gün tuttuktan sonra cumhurbaşkanına gönderdi. Şimdi Erdoğan'ın canı ne zaman referandum istiyorsa ona göre Resmi Gazete ‘ye gönderecek.
Erdoğan dün Başbakan'la 4 saat görüştü. Dışarıya bir şey sızmadı. Masada Erdoğan'ın önüne konan HAYIR ağırlıklı kamuoyu araştırmalarının bulunmaması mümkün değil. Şu aşamada evetleri yükseltecek bir formül bulabilmiş değiller.

Şubatın birinci haftası itibarıyla evet oyları yüzde 40 diyor, 41 demiyor.


***


CHP, Meclis'teki anayasa tartışmalarını toplumun gündemine sokmayı başardı. Kamuoyu CHP'nin gerçekleri anlatmasıyla değişikliklerin özünü bir ölçüde öğrenebildi. Basit bir yasa değişikliğini bile devrim yaptık diye duyuran AKP, anayasanın ruhunu boşaltıp başkalaştıran bir adım için, "çok da önemli değil canım, cumhurbaşkanını biraz güçlendiriyoruz, o kadar" türünden açıklamalar yaptı. Son olarak parti teşkilatlarına gönderdikleri propaganda kitabının kapağına şunu yazmışlar:


Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi!


Başbakanlık makamının kaldırılmasını anlatamadıkları için yeni terimler icat etmeye girişiyorlar.
Önümüzdeki günlerin bir başka gündem konusu ise ister istemez şu olacak:
Anayasa Mahkemesi.
Anayasa değişikliğini Anayasa Mahkemesi'ne (AYM) götürme gücüne sahip tek parti CHP. Bu çok ciddi bir sorumluluk.
Geleneksel beklenti şu; CHP, tartışmalı, halkın yararına olmadığına inandığı her konuda AYM'ye gider.
Bu kez de öyle olacak mı?

***


Bıçak sırtı bir durum!


CHP, AYM'ye gitmek için gerekli tüm hazırlıkları yaptı. Bu konuda elde fazlasıyla delil, belge, uluslararası alanda emsal karar var.
Ancak mesele bu değil...
Mesele, iktidarın etik değerleri hiçe sayarak her türlü yöntemi, her türlü propagandayı geçerli sayması.
Bazı olasılıkları sıralamak gerekirse...
Her şeyden önce AYM'nin kısa süre önce olağanüstü hal ile ilgili başvuruyu, önceki benzer durumlara ilişkin kararları hiçe sayarak reddetmesi, bu başvuruyla ilgili ipucu veriyor.
AYM üyelerine yönelik her türlü "ikna edici" yöntemin devrede olduğu aşikâr...
AYM'nin vereceği ret kararı doğal olarak iktidarın referandum malzemesi olacak. "Bakın en yüksek mahkeme bile bizim yaptığımızı doğru buldu, sen de tercihini ona göre yap, ey millet" diyecek.
Kimi hukukçu kökenli partililer sonucun ne olacağına bakmaksızın hukuksuzluğu AYM katında dile getirmesinin şart olduğu görüşünde. Bu elbette anlatılabilecek bir durum.
Zayıf olasılık ama ya AYM anayasa değişikliğini gizli oy ihlalinden tüzük hatalarına kadar tüm eksiklikleri dikkate alıp iptal ederse?
Tanıdığımız iktidardan şu tepki gelirse şaşırmayız:
"AYM de terör örgütlerinin işine gelen bir karar almıştır. Demek ki FETÖ'cülerin etki gücü kırılmadı. Onlar CHP'nin ekmeğine yağ sürmeye devam ediyor. Bu oyunu halk bozar, haydi seçime gidiyoruz..."
Burada mesele seçime gitmek değil, AKP'nin yine mağdurları oynayarak seçime gitmesi.
AKP'nin bu hesaplarına karşı CHP ezber bozan bir adım atabilir. Şunu diyebilir:
"Bizim için en yüce divan halkın divanıdır. İşte bu anayasa değişikliğinin getireceği olumsuzluklara ilişkin dilekçemiz. Bunu mahkemeye değil, halka veriyoruz. Halk karar versin istiyoruz..."
Neden olmasın...
CHP, AKP'nin oyunlarını boşa çıkaracak ezber bozan bir adım atabilir.
Bıçak sırtı bir durum...

Önceki ve Sonraki Yazılar