Angelina Jolie ile Kılıçdaroğlu…

Şu iyi niyet yok mu? İnsanın başına ne gelirse “iyi niyet”inden gelir…
Yılmaz Özdil, dün Sözcü’deki “The Film” başlıklı yazısında, Hollywood’un ünlü isimlerinin “iyi niyet elçisi” olarak gittikleri yerlerde neler yaşandığını, kendine has uslubuyla dile getirdi… Müthiş bir kara mizah!

***

Ben çok fazla detayına girmeyeceğim… Sadece en sıcağına değineceğim…
Angelina Jolie…
“Kanserdi, değildi, öldü ölecek!” haberlerini duyduğumuz bu “Hollywood’un hanımefendisi” de diğerleri gibi “nasıl verildiyse” bir “iyi niyet elçiliği” misyonu ile bir sürü yere gitti… Sudan, Libya, Afganistan, Suriye, Kosova, Tunus, Irak, Mısır ve nihayet Türkiye… Geçen gün yine geldi… Suriyeli mültecilerin bir ihtiyacı olup olmadığına baktı!
Gittiği yerlere kiminle gittiğine, kimlerin bu gezileri sağladığını irdeleyince, Amerikalılara gerçekten şapka çıkardım…
Yahu arkadaş! Bu “Sam Amca” denilen 200 yaşındaki muhterem çok akıllı… Sadece akıllı değil, aynı zamanda çok da zeki…
Dünyanın neresinde olursa olsun, yaptığı tüm askeri eylemlerin haklılığını en popüler isimleri kullanarak meşrulaştırıyor. Bir bakıyorsunuz ki Amerika sanki her şeyi barış adına yapıyor! Ne yalan söyleyeyim, kendi adına müthiş bir algı operasyonu…

Şu hale bak!
İlginçtir; Angelina Jolie gibi Hollywood yıldızlarının ziyaret ettiği kimi ülkeler, ziyaret tarihinden hemen sonra Amerika uçakları tarafından bombalandı. Mesela; Julia Roberts’ın birkaç yıl önceki İncirlik ziyareti… Kadın gittikten hemen sonra, ABD uçakları Irak’a sorti üstüne sorti yaptı. Angelina Jolie’nin de Suriye’ye “iyi niyet gezisi”nin ardından aynı şey oldu! Bomba üstüne bomba!

***

İyi de be kardeşim, bu nasıl bir iyi niyet?
Öyle anlaşılıyor ki bu “iyi niyet” iyi niyetli bir eylem değil. Öyleyse canı cehenneme!
Ulan, Angelina Jolie’nin Suriye’yi ziyaretinden sonra Türkiye’ye 2 milyonun üzerinde Suriyeli mülteci girdi. Kendi yurtlarındaki savaş koşulları onları zorunlu kıldı. Angelina, bir kez daha geldi… İster misiniz şimdi de birkaç milyon daha Suriyeli gelsin! Olmaz olmaz demeyin…
Benim anlamadığım Jolie’nin ziyaret programına Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın da eklenmesi. Olacak şey değil… Bir artist, siyasetle ilgisi yok, herhangi bir devletin temsilcisi, ya da bir devlet bakanının danışmanı veya herhangi bir diplomatik titri olmaksızın, Tayyip Erdoğan tarafından nasıl oluyor da kabul edilebiliyor? Acaba Hülya Avşar, Amerika’nın kuzeyinde yaşayan Kızılderili Siu kabilesini, ya da bir tarihler Guantanamo üssünde tutulan Afganlı mültecileri ziyarete gitse, bu arada gelmişken bir de “Bizim Barak”a uğrayalım dese, ABD Başkanı Obama tarafından kabul edilir mi?
Hiç sanmıyorum…

***

İyi de Cumhurbaşkanı Erdoğan, niçin böyle bir kabul gereği duydu? Değil mi ki bizim de kocaman bir sarayımız var ve çok büyük bir ülkeyiz! Neden biz de Amerika gibi davranamıyoruz? Angelina Jolie’nin Erdoğan’ı ziyaretinin ne önemi olabilir ki? Alt tarafı ünlü bir aktrist bir oyuncu! Niçin bu kadar abartılıyor?
Sırf iyi niyetinden midir, dersiniz? Bilinmelidir ki bazen iyi niyet, kötü niyetleri kamufle etme adına kullanılır. Bazen de karşı taraf, bu niyeti kullanarak, size kötülük edebilir.

***

Gelelim sadete… Madem toplum olarak “iyi niyet”i bu kadar önemsiyoruz. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun, MHP lideri Bahçeliye, koalisyon hükümetinde “Gel, sen başbakan ol!” demesi niçin bu kadar yadırgandı? Bu da bir iyi niyet değil mi? Acaba Bahçeli bu öneriye neden, “kötü niyet” olarak baktı ve bir sürü abuk subuk laf etti?
Galiba iyi niyet, tek başına yeterli değil. Hele hele siyasette… İşin içerisinde mantığın da olması gerekiyor. Üstelik, kendini “muhafazakar” olarak ifade edenlerin muhafaza ettikleri ön yargıları değiştirmenin kolay olmadığını da bilmek gerek! 21’inci yüzyılda hala 40 yıl öncenin inanını sürdürenler hendek atlatmak kolay değil! Korkarım ki Kılıçdaroğlu bu gidişle “iyi niyetinin” kurbanı olacak! Tek taraflı iyi niyet yetmiyor çünkü!

Önceki ve Sonraki Yazılar