Leyla Emeç Tavşanoğlu

Leyla Emeç Tavşanoğlu

Araplaşmaya çeyrek kaldı

Suriye iç savaşından kaçıp Türkiye’ye sığınan milyonlarca Suriyeli sorunu giderek büyüyor. İstanbul, Adana, İzmir ve sınır kentlerindeki Suriyelilerin yarattıkları olayları, suç niteliğindeki eylemleri burada tekrarlamama gerek yok. Zaten her gün gazetelere haber oluyor.

Geçenlerde merak ettim.  Fatih, Vatan Caddesi üzerindeki lokanta, dükkân ve çayhanelerin tabelalarının neredeyse tamamının Arapça isimleri olduğu haberlerini alınca gidip görmek istedim. Her şeyimizin yerli ve milli olması gerektiğini söyleyen sayın hükümetimiz ve onun başı bir zahmet Vatan Caddesi’ne gidip bakıverse...

Neredeyse tamamı Arapça yazılarla dolu tabelalar. Arap yemekleri sunan lokantalar, kebapçılar. Cadde boyunca tek bir Türkçe söz duyulmuyor. Sadece orası mı? İstiklal Caddesi’ne çıkmanızda yarar var. Bir zamanların modern Türkiye’sinin temsilcisi İstiklal Caddesi Arap-Suriyeli Caddesi haline gelmiş durumda.

Bunlar işin gözle görünen tarafları. Bir de korkutucu rakamlar var ki sormayın. Bunlar üstelik resmi veriler. Öyle kafadan atma değil. Yazıyorum:

Resmi rakamlara göre şu anda Türkiye’de 3,5 milyonun üzerinde Suriyeli yaşıyor. Bunun üstüne hastalara ve yaralılara yardım götürmekle görevli kamyonlar İdlib’e gidip geliyor. Duyumlara göre bu kamyonlar İdlib’den dönüşte kaçak mülteci taşıyor. Bu mültecilerin kimler olduğunu bilen yok. IŞİD mi yoksa YPG militanları mı?

Afet ve Acil Durum Yönetim Başkanlığı (AFAD) tarafından Gaziantep, Şanlıurfa, Hatay, Kilis, Mardin, Adana, Malatya, Adıyaman, Kahramanmaraş ve Osmaniye’de kurulan çadır ve konteyner kentlere yerleştirilen bu Suriyeli mülteciler zaman içinde şehirlere yayıldılar. AFAD rakamlarına göre şu anda bu çadır ve konteyner kentlerde yaşayan Suriyelilerin sayısı sadece 228 bin küsur. Diğerleri sınır kentleri ve büyük şehirlerde yaşamlarını sürdürüyor.

Çocukları sokaklarda dilencilik yapıyor. Duyumlara göre özellikle Suriyeli kız çocuklarının ticareti yapılıyor ki dehşet verici bir durum. Kimi Suriyeli çocuk tinercilikten gözaltına alınıyor. Özetle yeni kuşak Suriyeli anlaşıldığı kadarıyla potansiyel suçlu olarak yetişiyor.

Yine AFAD verilerine göre Suriyeli sığınmacılar şu anda Türkiye nüfusunun yüzde 4.29’unu oluşturuyor. Son derece çarpıcı bir bilgi Kilis’ten geldi. 130 bin 825 yerli nüfusa sahip Kilis’te şu anda 131 bin 914 Suriyeli sığınmacı yaşıyor. Yani Kilis nüfusunun yarıdan fazlasını Suriyeli sığınmacılar oluşturuyor.

Öbür bazı illere bakacak olursak Hatay nüfusunun yüzde 29’una denk gelen 457 bin 106, Şanlıurfa nüfusunun yüzde 23’üne denk gelen 426 bin 961, Gaziantep nüfusunun yüzde 17’sine denk gelen 350 bin 67 Suriyeli bu kentlerde yaşıyor.  Sayı olarak en fazla sığınmacının yaşadığı il İstanbul. 537 bin 829 sığınmacı burada ikamet ediyor. Yalnız tabii İstanbul öyle bir mega kent ki nüfusu kayıt dışı denebilir. Hiç kimse İstanbul nüfusunun ne kadar olduğunu tam olarak kestiremiyor. Kente giriş tabelasında 13 küsur milyon nüfusa sahip olduğu yazsa da yolgeçen hanı örneği buraya giren çıkan belli değil.

Bir de İstanbul’da özellikle Fatih’te Macar Kardeşler ve Fevzi Paşa Caddeleri üzerinde bulunan noterlerin bu sığınmacıların çalışma düzenleri ve kurdukları iş yerleriyle ilgili çok yoğun hizmet verdikleri, sadece onlara değil, Afganistan hatta Endonezya ve Malezya’dan gelen göçmenlere de yardımcı oldukları biliniyor.

Demem o ki, Şam’daki Emevi Camisi’nde bir kaç hafta içinde Cuma namazı eda etme hayalleri kuranlar ülkenin başına öyle bir sığınmacı derdi açtılar ki yakın bir gelecekte nüfus yapısında çok önemli bir Araplaşma olduğunda hiç kimse şaşırıp paniğe kapılmasın. Çok yakında Özgür Suriyeliler Partisi bile kurulabilir. O zaman da Suriyeli sığınmacıları TC vatandaşlığına alıp seçmen yapma hesapları içinde olanlar sakın düş kırıklığına uğramasın.

Önceki ve Sonraki Yazılar