Ekonomi teorileri ve papağanlar

Ekonomide arz ve talep teorileri ile ilgili anlatılan bir söz vardır:

“Bir papağana her şeyin arz ve talebe bağlı olduğunu öğretirseniz bir ekonomist elde edersiniz. Bir ekonomiste her şeyin arz ve talebe bağlı olduğunu öğretirseniz bir papağan elde edersiniz.”

Reklamlara dikkat ederseniz ülkede son derece lüks rezidanslara olan ihtiyaç son derece artmış görünüyor. Şimdilik ekonomi büyük ölçüde inşaata dayalı olarak genişliyor görünse de artan bir balon olduğu, birçok konutun (çoğu lüks) satılmadan kaldığı sektördeki insanlarca da ifade ediliyor. Bu balonun ne zaman patlayacağı şimdilik meçhul. Patladığında “ekonomi tıkırında” diyenlerin nerelere saklanacağını da merak ediyorum. Ayrıca bu müthiş konut üretimine rağmen çok kötü konutlarda kalanların ihtiyaçlarını bu sistem kural olarak yok sayıyor. Konut alanında arz ve talep çakışsa bile bundan mutlu olmayanlar haylice fazla. Ama sanki her şey yolunda, ekonomideki dengeler her sorunu çözüyormuş gibi bir algılama da yaygın.

Dünya’da da Türkiye’de de sadece iktisat fakültelerinde değil, bütün sosyal bilimler dallarında, ayrıca ziraat fakülteleri dâhil bütün mühendislik öğrencilerine ekonomi dersleri veriliyor. Ancak ezici çoğunlukla neoklasik iktisat okutuluyor. Öğretim üyesi daha aydınlanmış olduğunda dahi öğrenciler örneğin arz ve talep teorilerini anlatıldığından farklı algılayabiliyorlar. Metis Yayınları'ndan çıkan ve oldukça hacimli bir kitap olan “ Mim Savaşları- Neoklasik İktisadın Yaratıcı İmhası”nda bu konuda ilginç deneyimler sunuluyor.

Kitapta iktisat profesörü Julie Matthaei şöyle söylüyor: “Arz ve talep çerçevesini giriş seviyesindeki iktisat öğrencilerine ilk sunduğum andan itibaren, arz ve talep eğrilerinin fiyatları ancak tamamen rekabetçi piyasalarda belirleyebileceğini, ama böyle piyasaların olmadığını anlattım…Benim derslerime rağmen öğrencilerimin birçoğu sınavlarda ‘denge noktasında herkes mutludur’ önermesinin yanlışlığını işaret etmeyi başaramıyordu. Daha sonra tepkisellikten kaçınmayı öneren ilkeyi benimsedim. Büyük şirketlere dair radikal eleştirilerim de tepkiseldi ve öğrencilerime kendilerini çaresiz hissettirecek derecede şirket gücünü vurguluyordu. Artık ders yılına, acil ekonomi problemleri ve küresel ısınma sorununu saptayarak başlıyoruz... Mikro iktisadı, iktisadın bazı yönlerini anlayan, ancak başka yönlerini ıskalayan bir teori olarak sunuyorum. Dayanışmacı ekonomi kavramını sunuyor, tartışıyor ve örneklendiriyorum”

Başka bir ekonomi mümkün demenin zamanı çoktan geldi sanırım.

Önceki ve Sonraki Yazılar