Çin'de 'Yeni Komünizm'

Bunu söylemenin çok erken olduğunu sanmam. Ama veriler son bir yılı aşkın zamandır böyle. Devlet Başkanı Şi Cinping’in (Xi Jinping) liderliğindeki Çin, dünyaya yeni bir sistem sunuyor. İşin uzmanları bunun ekonomik-politik teorilerini yazarlar. Benim yaptığımsa bir gözlem.


Yeni komünizmin neden ve nasıl kurulduğuna ilişkin azıcık geriye gidelim. Mao Zedong’un özellikle Kültür Devrimi’nin Çin’i ve Çinlileri yıpratacak derecedeki başarısızlığı sonrasında (belirtmeliyim ki, özellikle bugünkü Çin’e baktığımızda Mao’nun çok haklı bir hamle yaptığını görüyoruz ama sonuçları kötü oldu), zaten alesta bekleyen gözlerini para bürümüş olan ve özellikle akrabaları başta Hong Kong, Singapur ve Tayvan olmak üzere yurtdışında yaşayan Çinlilere yetmişti. Bunlar gemi azıya aldılar ve Çin’de oldukça şiddetli geçen kapitalizmi devam ettirip Çin’de krallıklarını yeniden kurdular.


Pek değinilmiyor ancak 1989 Tiananmen Olaylarının arkasında kapitalizme itiraz da vardı. Dünya bu olayları Gorbaçov sonrası Çin’de de yaşanması beklenen açıklık ve reform politikalarının devamı gibi gösterse de Çin çapında yaşanan protestoların arkasında kapitalizmin gelmesiyle haklarını kaybeden özellikle işçi sınıfı ve köylüler de bulunuyordu. Nihayetinde ellerinde ABD’nin Özgürlük Heykeli’nin kopyasını taşıyan aptal öğrenciler Tiananmen’de yürüyünce, haliyle bu olaylar sadece komünizm karşıtıymış gibi görüldü. Tabi bu heykel Pekin yönetimi için bardağı taşıran son damla oldu. Yani Çin’i hem de bu denli kapitalizme açan kişi olan Dıng Şiao Ping’e bile yetti ve olaylar kanla bastırıldı.


Kafalar Tiananmen olaylarıyla ilgili olarak Çin’de halen çok karışık ve haziran ayı gelmeden Pekin her yıl strese giriyor. Güvenlik önlemleri vs. ayyuka çıkıyor. Öyle ki denge falan kayboluyor:


Geçenlerde Sincan Uygur Özerk Bölgesinden bir turizmci kadın iş için Pekin’e gelip bir otele yerleşmeye çalışıyor. Vay sen misin Urumçi’den gelip Pekin’de bir otelde kalmaya çalışan. Hadiii, otel yönetimi polis çağırıyor. Polis başlıyor sorguya “neden geldin?” Kadın isyan ediyor nihayetinde; “burası benim ülkem değil mi?”


Bizde bayrak indiriliyor ses yok, buradaysa insanın en doğal hakkı olan kendi ülkesinde seyahati bile sorgulanıyor. Bunlar hem bizde hem Çin’de elbette çarpık olduğu net olarak görülen bir sistemin geldiği son nokta. Böyle giderse, bundan sonrası herhalde Çin’de “vay neden Pekin’e geldin, al sana idam” olacak, bizde de Türk bayrağı inecek, onun yerine ABD’nin istediği bayrak (artık siz buna Kürt bayrağı mı dersiniz, İslamî bilmem ne bayrağı mı dersiniz, IŞİD bayrağı mı derseniz, ne derseniz deyin, yeter ki ABD istesin) dikilecek.


İdam deyince buraya kısa bir parantez açayım. Çin basınında (Çin’de özel basın yok) bu aralar Uygurların idam edildiğini okuyoruz. Ben (Çin komünist bir ülke olduğu için!) bu idamların yapılmadığını, gözdağı verilmek için bunların haberleştirildiğini sanıyorum. Ama eğer idamlar infaz ediliyorsa durum daha da vahim. Yani Çin’de “Yeni Komünizm”e geçiş fazlasıyla sancılı olacak. Bunlar, bunun net işaretleri.


Hadi ABD’nin kucağına oturmuş bir ülke olarak bizdeki olaylar insana çok da anormal gelmiyor. Ama Çin olunca işin rengi farklı. Çin nihayetinde tam bağımsız bir ülke, güçlü, ABD’ye gerektiğinde hiç çekinmeden postasını atıyor, yakında beklenildiğinden de daha kısa süre sonra dünyanın en büyük süper ekonomik gücü olacak vs.


Ama işte örneğini verdiğim Uygur-Otel saçmalığında bile, sorunu acayip bir yerde arayan bir sistem de artık çöküyor demek hiç de yanlış olmaz. Zaten sizlerin hiç okumadığı, duymadığı toplumsal olayların artarak süregeldiği olduğu gerçeği var ve bunların raporları elbette ülkeyi yönetenlerin önüne konuyor.


Çin kapitalist sisteme rağmen, bugün ulaştığı başarısını elbette komünist birikimin üstüne kurmuş olan bir ülke. Ülkeyi yönetenlerin tümü ÇKP’li.


İşte sistem gelip bir yerlerde toslamaya başlayınca bu işi düzeltecek kişiler de elbette yine ÇKP’den çıkacak.


Bunun ciddi işaretlerini, Şi başa geldiğinde görmeye başlamıştık ama herkeste de “acaba mı” sorusu vardı. Ancak Şi 'nin attığı adımlarla hiç de tribünlere oynamadığı anlaşıldı. Şi cidden bir şeyler yapıyor ve onun hiç de geri adım atacakmış gibi bir hali de yok. Yani bu işe baş koymuş durumda. O nedenle, nerede olduğu bilinmeyen ve havada yok olan (!) Malezya uçağının yok edilmesinin Şi’nin uygulamaya soktuğu “sosyalist” adımlara karşı ona gözdağı vermek için, bu sonradan olma kapitalistlerin hamlesi olduğu söyleniyor. Hatta son bir yıldır ciddi olarak artmaya başlayan Uygurlara mal edilen saldırıların arkasında da büyük olasılıkla bu var. Mesela şu aralar insanlar çekindiklerinden Uygur lokantalarına gitmiyor, Geçici durum ama neden-sonuç ilişkilerini görme açısından bir vahamet arz etmiyor mu... Olan da işte Pekin’de gelip otele yerleşmek isteyen Uygur iş kadınına oluyor.


Öteberi değil, Şi’nin attığı adımlar Çin’in zıvanadan çıkmış zenginlerini çok fazla rahatsız ediyor. Pekin’den örnek vereyim: Pekin’de zenginlerin “iş bitirmek” için çokça kullandıkları tüm kulüpler, SPA’lar, VIP merkezleri peşi sıra kapanmaya başladı. Çünkü iş yapamıyorlar, çünkü bu türden yerler kullanılamıyor. Buralar, Çin’in o devasa parasını kullananların “arınma” yerleriydi. İçerileri girip görseniz, Roma’nın çöküş görüntülerinin aynısı buralarda. Bu, Şi’nin sisteme nasıl çomak sokmaya başladığını gösteren basit bir örnek.


Çin’de gelir dağılım farkının nasıl açıldığını, Çin’deki (çok azını okuduğunuz) halk ayaklanmalarının ciddi boyutlara ulaştığını, aşırı kapitalistleşme sonucu doğal kaynakların nasıl aşırı kirlendiğini, Çinli zenginlerin bir yolunu bulup kapitalist ülkelerden vatandaşlık alıp sonrasında yine Çin’e gelip paralarına daha çok para katmaya çalıştıklarını vs. Ben elimden geldiğince yazdım, sizler de farklı kaynaklardan okuyor olmalısınız.


Şi şimdi de sülalesine baskı yapmaya başladı. Ablasının ve eşinin sahip oldukları mal varlıklarının en az yarısı satılmış durumda. Karı koca madencilik, emlak başta olmak üzere sahip oldukları ve değeri yüz milyonlarca doları bulan şirketlerini sattılar.


Şi’nin sadece bu konuyla ilgili uygulamalarının ayrıntıları gerçekten uzun. Yazmaya gerek yok. Ama Şi çevresini silip süpürüyor.


Şi’nin bu adımlarını izleyenler, Şi’nin yolsuzluklarla başa çıkabilmesi için bu adımları attığını belirtiyorlar. Elbette kendi ailesine bunu yapan Şi, etrafındaki tüm üst yöneticilerden de aynısını bekleyecek. Bu adımlar kesinlikle onu güçlü kılacak ama bu da elbette sancılı geçecek. Sadece Çin için değil, dünya için de böyle.


Şi, Mao’dan da büyük işlere imza atarsa hiç şaşırmayın.


Bu da benim iddiam olsun; bu yüzyılın en büyük liderlerinden biri Şi Cinping olacaktır.

Önceki ve Sonraki Yazılar