Hüsnü Mahalli

Hüsnü Mahalli

Atatürk ve 'Arap Baharı'

Dün bir kez daha Atatürk’ü andık.
29 Ekim’de Cumhuriyet kutlandı.
AKP’nin iktidarı ile birlikte Atatürk ve Cumhuriyet
çok tartışıldı.
Birileri bu iki ‘sözcük’ten hiç hoşlanmıyor.
Körfez’in kral, emir ve şeyhleri gibi...
Onlar oldum olalı Türkiye’den, Türkler’den,
Osmanlı’dan, Cumhuriyet’ten ve Atatürk’ten
hoşlanmazlar.
Onlara ve onların beslediği ideolojiye göre,
‘Atatürk Kuran’ı, Arapça ezanı ve dini yasaklamış’.
Yine onlara göre böyle bir ‘adam’ın Cumhuriyet’i
tehlikelidir.
Çünkü bu cumhuriyet ‘laik ve din düşmanıdır’.
Dün Atatürk’ü andık, 29 Ekim’de Cumhuriyet’i
kutladık.
‘Çok sevdiğimiz’ Körfez’in kral, emir ve
şeyhleri çok sinirlenmişlerdir.
Oysa AKP’nin son zaferine çok sevinmişlerdi.
Tıpkı Suriye’de savaşan tüm terör örgütlerinin
lider ve komutanları gibi...
Onlar da dünyadaki tüm Müslüman Kardeşler
örgütlerinin liderleri gibi kutlama mesajları
yayınlamışlardı.
Hiçbiri ‘Cumhuriyet’ sözcüğünden hoşlanmaz.
Onlara göre, ‘Cumhuriyet kafirlerin işi’...
‘Arap Baharı’na bakın.
Nerde yaşandı?
Tunus, Libya, Mısır, Suriye, Yemen ve
Irak...
Hepsi Cumhuriyet.
Hepsinin siyasal sistemleri ve entelektüel
karakteri artı ve eksileriyle Atatürk Cumhuriyeti’nden
etkilemiştir.
‘Arap Baharı’ geri kalmış, bağnaz, çağ dışı
ilkel kral, emir ve şeyhlerin yönettiği ülkelere
uğramadı.
İşin daha da ilginç olan tarafı bu kral, emir
ve şeyhler ‘Arap Baharı’na çok sevindi.
Tunus, Libya, Mısır, Irak, Yemen ve Suriye’de
ayaklandırılan insanlara milyarlarca dolar
verdiler.
Demokrasi ve özgürlük için değil.
Siyasal İslam söylemleriyle bu ülkelerde gericiliği,
bağnazlığı, ilkelliği ve rezilliği yerleştirmek
için.
Siyasal İslam söylemleriyle dünyanın dört
bir yanından taşınan ruh hastalarına “Alevi ve
Şiiler’i yok edin” demek için.
Liberal, demokrat, solcu, devrimci ve laik
olan herkes düşman...
Beş yılda bölgenin geldiği nokta ortada.
Beş yılda kral, emir ve şeyhlerin dostu
AKP’nin bölge ve Türkiye’yi getirdiği nokta ortada...
‘Arap Baharı’ ile Arap ülkelerinde Atatürk
felsefesinin izleri ortadan kaldırılmak istenirken
Türkiye’de AKP 12 yıldır bunu yapmaya
çalışıyor.
‘Arap Baharı’ sürecinde İslamcılar, ‘Bahar’
ülkelerinde iktidarı ele geçirip sistemi kontrol
etmiş olsaydılar AKP’nin işi çok daha kolay olacaktı.
Daha açık bir ifade ile Suriye direnmemiş
olsaydı Müslüman Kardeşler, Mısır’da devrilmeyecekti.
Mısır’da Müslüman Kardeşler bir süre daha
iktidarda kalmış olsaydı, AKP’nin işi çok daha
kolay olacaktı.
Olmadı ve olmadığı için AKP Esad’dan nefret
ediyor.
Bütün artı ve eksilerine rağmen Esad ve Suriye
toplumu Cumhuriyet için savaştı.
Esad ve Suriye halkı çağ dışı, ilkel, bağnaz,
geri kalmış ve kanlı ideolojilerle beslenen
Siyasal İslamcı tehlikeye karşı direnmeseydi
bugün bu coğrafya ve Türkiye çok daha karanlık
olacaktı.
‘Arap Baharı’ ve özellikle Suriye’de yenilgiye
uğrayan AKP intikamını Türk toplumundan
almaya çalışacaktır.
Önümüzdeki dönemde AKP’nin bu yöndeki
çabalarında hızlı ve hareketli bir süreç yaşanacaktır.
AKP siyasal İslamcı ideolojisinden vazgeçmeyecek.
AKP Türk toplum ve devletini İslamlaştırma’ya
kararlı görünüyor.
Suriye, Irak ve bölgede sıkışıp zorlanan bir
AKP tüm ağırlığı ile içe yönelecektir.
Bölgenin kral, emir ve şeyhleri şimdiye kadar
olduğu gibi bundan böyle de AKP’nin iç ve
dış politikalarına destek vereceklerdir.
Yeter ki, ‘baş belası Atatürk ve Cumhuriyet
denilen lanet varlık’ hafızalardan silinsin.
‘Arap Baharı’, Arap halklarını hedef aldığı
kadar Türkiye Cumhuriyeti’ni de sarsmak istemiştir.
Öncesinde Atatürk unutturulmalıdır.
Hedef 2023!

Önceki ve Sonraki Yazılar