Ömer Adıgüzel

Ömer Adıgüzel

“Atatürk’e Saldırmanın Dayanılmaz Hafifliği…”

10 Kasım günü hiçbir zorlama olmadan, kendiliğinden oluşan insan seline katlanamayan, bu sevgiyi kıskanan ve milletin yüreğinden silemeyeceğini anlayan “zavallılar” bir hafta içinde ve özellikle ulusal günlerde Atatürk’e saldırmayı bir marifet sayarak saldırılarına devam ediyorlar.

Atatürkçü kimliği nedeniyle katledilen bilim insanı ve gazeteci Ahmet Taner Kışlalı, İmge Yayınları arasında çıkan “Atatürk’e Saldırmanın Dayanılmaz Hafifliği” başlıklı kitabının ilk yazısında bunlara en güzel yanıtı vermiş.

                “…Eğer Türkiye’de bir din devleti kurmak istiyorsanız, Mustafa Kemal’e saldırmanız elbette ki tutarlıdır. Eğer Türkiye’nin bir bölgesini ayırıp ırkçı bir devlet kurmak peşindeyseniz, Mustafa Kemal’e saldırmanın elbette tutarlı bir yanı vardır. Ama ‘çağı yakalama’ arayışında görünürken aynı şeyi yapmaya kalkarsanız; belki bazı dikkatleri üzerinize çekersiniz, ama inandırıcı olamazsınız.”

                Bu gruba günümüzün ikinci cumhuriyetçilerini, her türlü dönekleri, yetmez ama evet’çilerin bazılarını eklemek hiç de zor değildir. Birbirine zıt görünen bu “saldırganların” konu Atatürk olduğunda söz birliği yaparcasına benzer sözcüklerle saldırması tesadüf olamaz. Geçmişte olduğu gibi bugün de Atatürk’ü bilimsel olarak değerlendirmeden ona saldırmak, tarafını belli etmenin bir göstergesi olsa gerek.

Ahmet Taner Kışlalı “ Mustafa Kemal’i bilimsel olarak değerlendirmenin yöntemi açık: Hangi koşullardaydı? Ne yapmak istiyordu? Ne yaptı? Sonuç ne oldu?” tümceleriyle Atatürk’ü değerlendirmenin ipuçlarını verirken yazısını Yaşar Kemal’e gönderme yaparak bitiriyor:

                “…Bir cümle hâlâ kulaklarımda: ‘Cesaretim olsa, tıpkı İnce Memed’in destanını yazdığım gibi, Mustafa Kemal’in de destanını yazmak isterdim…’ Ölümünden yarım yüzyıl sonra -ve tüm ideolojik değerlerin altüst olduğu bir dünyada- eğer bir kişi hâlâ Yaşar Kemal’de ve milyonlarca insanda bu duyguları yaratabiliyorsa, hâlâ güncelse, bunun anlamı açıktır... Bu ülkede Atatürk’ü yıkarak olumlu bir şeyler yapılabileceğini sananların kendi küçük dünyaları içinde büyük bir yanılgıyı yaşadıklarını sanıyorum…”

                Ahmet Taner Kışlalı’nın bu güzel yazısı bir pusula gibi doğru yönü göstermeye devam ediyor…

Önceki ve Sonraki Yazılar