Mustafa Ülkü Caner

Mustafa Ülkü Caner

Avrasya karmaşası

Avrasya Sistemi politikanızın  ana omurgası olunca bazen çelişkiler içinde boğulur, pusulanızı şaşırabilirsiniz.

İç ve dış politikada hatlar daha kalın çizgilerle ayrılmadan bu sistemin başarılı olması oldukça zordur.

Ülkelerin barış içinde ekonomik ve siyasal işbirliği başka, o ülkelerin içinde demokrasi ve özgürlükleri sorunu başka.

Elbette demokrat insanlar kendi ülkelerinde başta olmak üzere tüm dünyadaki hak ve özgürlüklerle ilgilenirler .

İnsan haklarını ve çağdaş yaşam biçimini savunur ve tercih ederler.

 Bu başka, bir ülkenin diplomatik dış ilişkileri başka şeylerdir!

Maalesef tecrübeli bazı siyasiler bile bu konuda hissi davranıp garip çelişkiler içinde kıvranıp duruyorlar.

En yakınlarına bile kendilerini anlatmakta zorluk çekiyorlar.

Burada kendi konumuzu doğru koymalısınız.

Bir ülkedeki muhalif parti misiniz , yoksa Dışişleri Bakanı mı ?

Devlet olarak Avrasya’tik dış politika , komşular başta olmak üzere Avrasya ülkelerinin iç işlerine karışmadan barış içinde bir arada yaşamayı öngörür.

Dış politika başka , tek tek ülkelerdeki demokrasi sorunları başkadır ve her ülkenin halkı kendisi karar verir.

Komşulara saygı duymak düşer.

O ülkelerin iç yönetim , demokrasi , hukuk ve diğer iç sorunları o ülke halklarının iradesindedir.

Örneğin İran’da son günlerde yaşananlar , demokrasi ve özgürlük talepleri elbette o halkların kendi talepleri olarak görülmeli ve teslim edilmelidir.

Bu konularda ilgili ülkelerin yurttaşları kendileri karar vermelidir.

Devlet olarak komşuların içişlerine fiilen karışılmamalıdır.

İran’daki demokrasi  ve özgürlük taleplerini yanlış veya haksız görmek , olayı sadece dış etkenlere bağlamak , siyasi körlükten öte İran halkına karşı yapılan bir ayıptır.

Devlet olarak oranın iç işlerine karışmamak doğrudur, iyidir , ama siyasi parti olarak demokratik tavır göstermek başkadır.

Aksi halde bu , aynı zamanda örneğin Türkiye’deki Gezi dönemine yapılmış bir hakaret olurdu..

Avrasya’yı savunmak , o ülkelerdeki antidemokrat ve baskıcı yönetimleri savunmak demek değildir.

Demokrasi ve özgürlükleri savunmak , aslında bunları yok eden amerikancı politikalara teslim edilmeyecek kadar değerlidir.

Aradaki farkı görmezseniz, istemediğiniz köşelerde bulursunuz kendinizi !

Amerikan – İngiliz – İsrail şer ittifakının Dünya’ya , Ortadoğu’ya ve memlekete hayırlı olmadığını görmemek mümkün değil.

Amerika cephesi adamı kullanır atar .

Yenilir , yutulur cinsten olmayan kavgalar yaşanılan komşularımızla yeni durumun gerektirdiği yeni ittifak arayışları can havliyle  sürüyor.

Keşke can havliyle değil de , bilinçli bir tercihle yapabilseydik.

Güvenilir mi tüm taraflar açısından ?

Göreceğiz.

Özellikle Rusya , İran , Bağdat (Irak) ve hatta Şam (Suriye) ile ilişkiler kuvvetleniyordu.

İyi de oluyordu !

Ancak son günlerde birşeyler oldu , taşlar yine karıştı.

Neredeyse tekrar “Esad kardeş” hitabı bekleniyordu ki , “terörist esed “  kaldı Suriye Devlet Bakanı’nın adı.

Dış politikada  “Yurtta Sulh , Cihanda Sulh” dan vazgeçince maalesef dış siyasette işte böyle ordan buraya savrulup duruyoruz.

Güney komşusu olarak Suriye ve Irak mı , yoksa Pentagona bağlı ağır silahlarla donatılmış taşaron askeri birlikler mi olsun ?

Bu soru cevap bekler !

Önceki ve Sonraki Yazılar