Mustafa Ülkü Caner

Mustafa Ülkü Caner

AVRUPA ‘DA VATANDAŞLIK KIYIMI

En azından Avusturya ‘da binlerce Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı cahilliğin , siyasi vurdum duymazlığın , ucuz siyasi hesapların veya ihmalin kurbanı olmak üzere.

Nasıl mı ?

Onyıllardır gurbette yaşayan yurttaşlarımızın bir çoğu koşulları uygun olunca yaşadıkları ülkenin vatandaşı oldular.

Bunun için Türkiye yasal kolaylıklar sağlamıştı ve vatandaşlık Kanunu’nda çıkma izni maddesini düzenlendi.

Ön kapıdan çıkma izni alıp bulunduğu ülkenin vatandaşlığına geçen yurttaşlara , arka kapıdan T.C. vatandaşlığı yeniden ellerine tutuşturuldu.

Hatta bazıları çıkma izni başvurularıyla beraber aynı anda yeniden T.C. vatandaşlığına girme başvuru formlarını bile imzaladılar. 

Çoğunun haberi bile olmadı ne imzaladığından. 

Kimseye söyleme, kimsenin haberi olmaz gibi memur telkinleri işin en hafif parçasıydı.

Ayrıca türk usulü mavi kart gibi bir nüfus benzeri ‘paralel kimlik’ ayarlayarak askerlik, seçme –seçilme hak ve görevler dışında vatandaş muamelesi hakkı tanındı.

Pratik türk zekası…

Türk usulü bir kolayını bulma tekniği işte dışarıda pek tutmuyor.

Ancak çoğu ülke çifte vatandaşlığı kabul etmiyor veya ciddi bir istisna olarak düzenlemiş yasalarıyla.

Nitekim örneğin Avusturya başka bir ülkenin vatandaşlığına geçmiş vatandaşlarını otomatik olarak vatandaşlıktan atıyor. 

Bunun için herhangi bir yeni ek bir karar alması gerekmiyor.

Yasal düzenlemeler yıllardır var, ancak devletler bu işi aktif olarak takip etmiyorlardı.

Tesadüfen , hani derler ya salakça bir şekilde ortaya çıkarsa birinin sonradan başka bir vatandaşlık edindiği , ‘mecburen’ yasayı uygulamak zorunda kalıyorlardı memurlar.

Ama son 16 Nisan referandum kampanyaları yurtdışında da , hem de agressif ve o ülke hükümetleriyle efelenerek yapılınca almanca deyimle “uyuyan köpekler uyandırıldı”.

Hem de kendi ellerimizle ihbar ettik yurttaşlarımızı …

Nasıl mı ?

Yurtdışı seçmen kütükleriyle.

Yurtdışında örneğin Avusturya vatandaşı olan ve aynı zamanda Türkiye’deki seçimlerde  seçmen olan bir  kişi demek ki aynı zamanda T.C. vatandaşı. En azından yurtdışı seçmem kütükleri düzgün tutulduysa !

İşte kendi ayağına kurşun sıkmak diye buna derler.

Muhtemelen Avusturya ve bazı diğer ülkeler bu “gizli” çifte vatandaşların elinden kendi vatandaşlıklarını alacaklar ve onbinlerce insanımız büyük hak kayıplarına uğrayacaktır.

Etle tırnak gibi sadece ekonomik değil, beşeri ilişkilerimizin de bu kadar iç içe geçtiği ülkelerle ilişkilerimiz günü birlik  , kısa vadeli çıkarlar üzerine kurulamaz.

Yüzbinlerce türk-yabancı evlilikleri ve çocukları olan yuvalar kuruldu.

Milyonlarca insanımız orada artık kalıcı. 

Vatandaş olsun olmasın bu insanlarımızın çıkarlarını korumak ve sahip çıkmak en önce Türkiye Cumhuriyeti devletinin görevidir.

Tabii bu konulardaki hassasiyet karşılıklı olarak o ülkelerin Türkiye ile ilişkileri için de geçerli.

Madalyonun öte tarafı ilgili ülkeler :

Oralarda da bu konuda “ortak” vatandaşların mağdur edilmemesi için gerekli yasal düzenlemelerin yapılması gerek.

Belki bir nevi af gibi bir yasayla kaybedilen veya kaybedilecek vatandaşlıkların korunmasına ilişkin yasal bir düzenleme yaparak…

Türkiye kökenli o ülke vatandaşlarının kastı aşan bir şekilde  bu düştükleri veya düşürüldükleri durumu  o ülkelerin partileri tarafından populist yaklaşımla seçim çerezi olarak kullanılmasına müsade edilmeden.

Türkiye’nin zaman kaybetmeden bu konuda diplomasi ötesi etkili çalışmalar yapması gerek.

Bu kötü durumdan ders çıkartalım:

Siyasi Partilerimiz yurtdışında değişik dernek görüntüleri arkasında parti örgütleri şeklinde örgütlenme hatasından vazgeçmeliler.

Sadece temsilcilikler açmalılar. Yurttaşlar o ülkelerin partilerinde ve diğer STK larda örgütlenmeliler. 

Bu hususu ayrı bir makalede irdeleyeceğiz.

Önceki ve Sonraki Yazılar