Aydın'da 'Efe'lik, Dünya'da Liderlik Kolay mı ?

            Fatih Camiinde Charlie Hebdot katliamının failleri için gıyabi cenaze namazı kılıp, “intikam” yemini eden bir güruh, bir yanında El Kaide’nin lideri Bin Ladin’in, öte yanında da Paris katillerinin suretlerinin yer aldığı bir afişle poz veriyor… Başbakan Davutoğlu, CHP’yi mizah gazetesinin çalışanlarına “geçmiş olsun” demekle suçlarken (!) kendisi neredeyse Paris’teki yürüyüşe en ön safta katılmış olduğunu unutmak-unutturmak için elinden geleni yapıp;  yürüyüşe katılmasını destekleyip, öven bizleri de pişman ediyor… Bu arada, Aydın’a gidiyor ve kendisini “Aydın’da Efe, Paris’te Bebe” pankartıyla karşılayan genç protestocular da gözaltına alınıyor !

 

            Aydın’da, AKP iktidarının başlangıcından önceki döneme “efelenmeyi” de ihmal etmiyor, Davutoğlu : “Yiğitler, aziz şehitler 2002’de Türkiye’yi görselerdi ‘biz bu vatanı bu şekle dönüşsün diye kurtarmadık’ derlerdi. Ama şimdi görseler, ‘işte bu şanlı Türkiye’ derlerdi.” Sonra da ekliyor Davutoğlu : “90 yıl sonra Türkiye’de bir Ak Parti devrimi yaşandı !”

 

            Bunlar, “neresinden tutsak ?” dedirten sözler… Ama biz sondan başlayalım : Cumhuriyet, Türk ulusunun temellerini sağlamlaştıran, laik-demokratik bir hukuk devletini bütün kurumlarıyla yaratan bir devrimdir. Atatürk önderliğinde başlatıp, yaşadığımız bu devrim sürecini ters yüz etmeye kalkışan, bütün Cumhuriyet kurumlarını tek tek hedef alıp, laik-demokratik hukuk devletini başka bir “şey”e dönüştürmeyi hedef alan çabalara “devrim” değil, olsa olsa “KARŞI-DEVRİM” denir !

 

            Devam edelim : Yiğitler, şanlı şehitler, 2002’deki, en zor uluslar arası koşullarda dik duran, bölgesindeki bütün devletlerle iyi ve yapıcı ilişkiler içinde olan, ABD ve AB ile eşitlik içinde olup, kimsenin maşası olmayan, 1999’dan beri kanlı terör örgütünü sindirmiş olan ve artık terörün hedefi olmayan bir Türkiye’yi mi beğenirlerdi ? Yoksa bugünkü gibi, “sıfır sorun” diye yola çıkıp, sorunlar içinde boğulan, ümmetçilikten, mezhepçiliğe ve Yavuz Selim Osmanlıcığına savrulan, böylece bölgesinde dostu kalmayan, dünyada da yalnızca “marjinaller”le geçinebilen bir Türkiye mi isterlerdi ?

 

            Yiğitler, efeler, şanlı şehitler, tarihin ilk başarılı anti-emperyalist mücadelesini verip, ulus-devletimizin temellerini atanlar… Laik-demokratik hukuk devletimizi Atatürk’ün önderliğinde bütün dünyaya örnek bir devlet olarak geliştirenler… Laikliği, demokratikliği, hukuku her gün aşındırılan “Yeni Türkiye”yi mi beğeneceklerdi ? Yeni saraylarda vodvil düzenekleriyle emperyal büyüklük taslanan;  “soytarıların ömrü, padişahınkiyle sınırlıdır” özdeyişi unutularak  yarışa girilen bir Türkiye’yi mi takdir edeceklerdi ?

 

            Ne Aydın’da efelik, ne de dünyada liderlik, kolay, sıradan bir iştir.

 

            Yürek, alçakgönüllülük, akıl, bilgi ve -hamaset değil- feraset gerektirir…

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar