Süleyman Karan

Süleyman Karan

Balık baştan kokar da kuyruktan hiç mi kokmaz?

Sayelerinde ünlü oldum, çok müteşekkirim! Bu sebeple aynı konuya biraz daha eğilmeye karar verdim. Aslına bakarsanız gelen tepkiler, yazımın ek unsuru olan bir meslek grubunaydı ama olsun duyarlılık her zaman iyidir, hem de benim gibi gariban köşe yazarlarına şan şöhret getirir... İroniyle bir eleştiri yaptıkları için teşekkür ederim, kişiselleştimeleri de pek önemli değil, insanız hepimiz yapıyoruz ara sıra... Bana düşen eleştirilerini aktarmam öncelikle, sonra da tıpkı 'kuşlar uçar' demek ne kadar bir gerçeği dile getiriyorsa, 'bazı zapıtalar rüşvet alır, pazı polisler beleşçilik yapar, bazı kamu görevlileri konumlarını kötüye kullanır' demem de o kadar aynıyla vaki.. Yani benden özür bekliyorlar ya, peşinen söyleyeyim, asla!.. Ben onlardan özür beklemem, sadece mesleki ahlaklarını korumak için içlerindeki çürük elmaları temizlemelerini beklerim, hamaset yapıp husumet yaratacaklarına!..


Öyle de, böyle de, -de ayrı olacak!


Zabıta Haber'de çıkan yazıdan geniş bir alıntı yapacağım, ardından da zabıtalık mesleğinin çıtasını yükseltecek pırı pırıl gençler olduğunu hatırlatacağım... Bu arada tüm -de ve -da'ları, -ya'ları ayırdım, tashihleri yaptım, bedevaya, karşılıksız, çay-çorba da istemem, herhangi bir talebim de yok! -mış'lı, -muş'lu yazmaya devam etmeye de kararlıyım!

İroni güzel de gerçek nerede?

 

Önce Zabıta Haber'den alıntı: "Bugünlerde birileri üzerinden pirim yapmak moda oldu diyeceğiz ama bu yetersiz olacakçünkü meşhur olmak için artık bir iki kişi kesmiyor. Daha doğrusu manipülasyonda yetmiyor. Bunu da öğrendik. Nereden mi öğrendik? Adını daha önce hiç duymadığımız Yurt Gazetesi yazarı Süleyman Karan isimli şahıstan. Adam kaçıncı yılda yaşadığından habersiz, üstelik bir gazeteciye yakışmayacak şekilde -mışlı, -muşlu biten cümlelerle, kulaktan duyma bilgilerle yazı kaleme almış.
İstanbul'da bir stadda meydana gelen olayı önce zabıtayı ele alarak başlamış (yazısında Zabıta olayın içinde bile değil) yazıyı daha dikkat çekici hale getirmek için ve polise de 'sadece siz değilsiniz, tüm devlet memurları böyle' mesajı vermek istemiş. Hani derler ya hem korkmuş, hem sarkmış. Devletimizin polisi de bizimdir ancak onlar için söylediklerine onlar cevap verecektir.
Zabıtaya gelince belli ki bu şahıs hiç pazara çıkmamış 1970-1995'li yılları arasında yeşil çamın yaptığı filimlerden seyrettiği Zabıta karekteri aklında kalmış. Zabıtayı da öyle kaleme almış. Ne kadar etkilendiyse gazeteci olduğu halde çıkıp araştırma zahmetine katlanmamış. Bu arada halkı da arkasına almak için 'hangi siyasi partili belediye olursa olsun aynı' demiş. Bu söylemi ile 'ben kimseden korkmuyorum' mesajı vermek istemiş. Kimseden de korkma zaten. Ama vicdanından kork, araştırmadan soruşturmadan yazdığın için. Mahşerden , on yedi bin kişi ve onların ailelerine attığın iftira için. Kim bilir şu ara gazeteci azlığında meşhur da olmak istemiş olabilir. Kim bilir diyelim. Ama şunu bil senin bildiğin ve Zabıtayı hep kötü karekter olarak gösteren ve o rolü oynayan Kemal Sunal rahmetli oldu, onada Allah'tan rahmet diliyoruz. Son günlerde aynı şekilde reyting yapmak isteyen üç-beş dizide ekranlara gömüldü. Tutmadı anlıyacağın. Halkımızda artık böyle şeylere inanıp pirim vermiyor. Bizler Türkiye genelinde onyedi bine yakın Zabıta çalışanıyız işimiz gücümüzde halka hizmet etmek. İçimizde üç-beş çürük de vardır her meslekte olduğu gibi bu gazetecilikte de vardır. Üç-beş kişi içinde hangi meslek olursa olsun, hepsi sorumlu tutulamaz bu sizin için de geçerli. Şimdi size tavsiyemiz oturduğunuz semtte en yakın Zabıta noktasına gidin sizi davet ediyoruz, bir çaylarını için. 2017 yılına sayılı günler kaldığı şu zamanda Zabıta ne durumda, ne halde, nasıl çalışıyor kendi ağızlarından dinleyin. Bakın şu karakol şu müdürlük demiyoruz kendinizin seçeceği her hangi bir nokta fark etmez."

Bırakalım hamaseti de olayı çözelim


Devamı da var ama hani aynı minvalde gidiyor işte... Meslekçilik goygoyu bolca var ama soruna bir çözüm, bir özeleştiri asla yok. Buna çok alıştık ve bu sadece zabıtalara özgü bir durum değil, her meslek grubu için geçerli bir durum. Daha doğrusu mesleki yayınların ve bazı meslek örgütlerinin her zaman topu taca atma alışkanlığı... Oysa ki bir meslekte yapısal ve kökleşmeyi bir sorun yaşanıyorsa, bundan en çok rahatsız olanlar o mesleğin mensupları olmalı... "Bu genel kanıyı nasıl ortadan kaldırır, hatalarımızı ve içimizdeki çürük elmaları nasıl temizleriz?" diye sormaya gerek duymuyor, onun yerine gerçekleri söyleyenlere saldırmayı tercih ediyorlar. Böyle topluca saldırdıklarında karşılarındakinin sineceğini, özür dileyeceğini, kaçacağını düşünüyorlar. Bazen de başarıyorlar, ama her zaman tutmaz bu faullü sitil. Bakın tutmadı... Demişler ki 'Bir delil göster", buyrun gelin herhangi bir ilçeye, meslektaşlarınızdan bazılarının neler yaptığını bizzat esanf anlatsın, sonra o esnafın hayatını karartmama garantisi verir misiniz? Veremezsiniz. Bizat gözlerimle gördüklerim bir yana, isim isim bile vcerebilirim,ş ama onun yerine ilçelerdeki sivil inisiyatiflerin şikayetleri toplayıp vermesini sağlayacağım, hiç merak etmeyin! Evet hem de siyaseti ne olursa olsun fark etmez, çünkü yolsuzluk, rüşvet ve beleşçilik, bunların hepsi suç!.. Belki de yerel yönetimlerdeki tüm ylsuzlukların çözümü için sokaktan başlamak gerek, yani belediyeciliğin en son halkasından, sonra da yukarıya doğru tırmanmak. Bu zincirin nasıl bir zincir olduğu binlerce kez çıktı ortaya...
Belki ileride böyle sinirlenmesine de gerek kalmaz Zabıta Heaber'in. Mesel bir türlü seslerini duyuramayan, yapılan çalıştayda adları anılmayan Yerel Yönetim mezunları artık zabıta olur ve mesleğin çok daha etkin işlemesini sağlayacak kadrolar kurulur. Sormak gerekmez mi, böyle bir okul verken, ne gerek var 'janjanlayarak' reklamını yaptığnıız Zabıta Okulu'na... İşte size hazır insan kaynağı... Yoksa mesele, kontrol edemeyeceğinizi düşündüğünüz bir insan kaynağı olması mıdır Yerel Yönetimler bölümlerinin?

Pırıl pırıl gençler bekler kapıda


İşte size bir alıntı da, benim yazımı okuyup bana 1. Zabıta Çalıştayı'nın Yerel Yönetimler (Mahalli İdareler) bölümü mezun ve öğrencileri tarafından değerlendirilmesini yolayan arkadaşlardan: "Geçtiğimiz günlerde yapılan haberlere göre zabıtalar okullu olacak şeklinde bir haber yapıldı. Yapılmakla kalmayıp Türkiye Belediyeler Birliği Genel Sekreteri bunun bir proje olarak hayata geçirmek istediklerini dile getirdi. Bu proje biz Yerel Yönetimler (Mahalli İdareler) bölümü mezun ve öğrencilerini endişelendirmektedir. Proje her ne kadar zabıtalık mesleğinin iyileşmesi açısından önemli bir adım olsa da böyle bir okulun açılması Yerel Yönetimler bölümünün yok sayılması anlamına gelmektedir. Bu mesleği yapacak kişiler zaten vardır. Çünkü bizler özellikle belediyelere personel yetiştirilmek üzere bu bölümü okuduk ve yeterli eğitimi aldığımızı düşünüyoruz. Yani bu mesleğin asıl sahipleri zaten vardır. Böyle bir girişim 'Nasrettin Hoca'nın eşeğinin üstünde eşeğini aramasına' benzer. Projeyi gerçekleştirmeden önce Yerel Yönetimler bölümü mezunları göz önünde bulundurulmalıdır."

Sokakta birlikte çözelim


Şimdi isterseniz yine bu yazıya da benzer şekilde cevap verin, isterseniz bu gençlerin sorularına cevap vermeyi deneyin. Bana ilki de uyar, ikincisi de... Ama ikincisi en azından mesleğinize bir katkı sağlar! Bir not diye söyleyim, ben gazetecei olduğum kadar bir aktivistim, bayağı geniş yerel inisiyatif ağımız var, sözüm söz, belgeleriyle tek tek takibini yapacak, size içinizdeki çürük elmaları  çıkarmakta da bizzat sokakta yardımcı olacağım... Bu arada tabii ki yazımdan alınan tüm namuslu kamu görevlilerine söyleyeyim ki, asla size bir saygısızlık etmek değil amacım, zaten anlayan bal gibi anlıyor!

 

Önceki ve Sonraki Yazılar