Mustafa Ülkü Caner

Mustafa Ülkü Caner

Barzani aşiret devleti

Amerika-İngiltere-İsrail üçlüsü Ortadoğu’da kendilerine doğrudan bağımlı uydu bir aşiret devleti kurma çalışmalarını hızlandırdı

Hem merkezi Irak hükümetini, hem de ülkemizi sözde “Kürt” kartı ile köşeye sıkıştırıp Ortadoğu petrol ve doğalgaz üretim, dağıtım ve pazarlama işini garantiye almaya çalışıyorlar.

Bunun için her milletin doğal olarak sahibi olduğu “kendi kaderini tayin hakkı” ilkesini fü- tursuzca kullanmaktan çekinmiyorlar.

Maalesef bölgedeki Kürt asıllıların bir bölü- mü bu oyuna hain yöneticileri ve satılmış politikacılar sayesinde düşüyor ve acı faturalar ödeniyor.

ABD ve İsrail yörüngesindeki Barzani aşireti uzun yıllar boyunca Türkiye ile yakın ilişki içindeydi.

Sadece Türkiye ile mi?

Basın şehidimiz, büyük araştırmacı yazar üstadımız UĞUR MUMCU bir makalesinde Barzani aşiretinin sadece Amerika ve CIA ile değil, 1967 tarihinden beri Molla Mustafa ve sonra da oğlu Mesut Barzani ile İsrail gizli servisi MOSSAD arasında doğrudan maddi-manevi ilişki olduğunu yazmıştı.

Tam bir uydu aşiret devleti oluşturuluyor.

Hem de CIA ve MOSSAD kontrol ve yönetiminde!

Kuzey Irak’taki bu piyon aşiret devletinin “ulusların kendi kaderini tayin hakkı” ile hiç bir alakası yoktur!

T.C. pasaportu taşıyacak kadar yakın olan bu aşiret yapılanması maalesef en azından hafife alındı.

İki taraf da birbirini kullandığını düşünüyor.

Aslında sadece Amerika, İngiltere ve İsrail kazanıyor!

Diğerleri satranç tahtasında piyon taşları.

Bir de bizdeki bal tutanlardan, özellikle güç odaklarında bulunan bazıları, yani Barzani’nin oralardaki ortakları ve işbirlikçileri parmaklarını yalamakla yetiniyorlar…

Özellikle son yıllarda Büyük Ortadoğu Projesi kapsamında önce tüm Irak halkından “Özerk Kürt Bölgesi” şeklinde gasp ettikleri zengin petrol yataklarını da kullanarak hızlı ekonomik gelişme gösterdiler.

Türkiye’deki bazı firmalar da bu gelişmeden ve ticari ilişkilerden küçümsenmeyecek oranda nemalandılar.

Ama sonuçta Irak devletinin altı oyuldu.

Aslında kendi bindiğimiz dalı kestik.

Komşuna yapma kötülük, döner seni yakar şark kurnazlığın!

Irak’ın toprak bütünlüğü yok olmak üzere.

Bir de Suriye’nin kuzeyinde benzer bir olu- şum gerçekleşirse ne olacak?

Amerika kendine bağlı yeni güçsüz uydu devletçikler yaratıp bölüyor, parçalıyor, yönetiyor.

Her aşamada da kasasını dolduruyor.

Olan canından, malından, yurdundan olan halklara oluyor.

İşte bundan dolayı hem Irak’ın, hem de Suriye’nin toprak bütünlüğü bizi doğrudan ilgilendirir.

Kaşı, gözü demeden ve vakit geçirmeden Bağdat ve Şam ile onların iç rejim yapısını dikkate almadan o, bu demeden ön yargı ve ko- şullardan arınarak onların toprak bütünlüğünü korumalarına var gücümüzle yardımcı olmak zorundayız.

Çünkü sonuçta ve uzun vadede Irak’ın kuzeyinde kurulacak Barzani Aşireti’nin sözde “Kürdistan”ı, veya Kuzey Suriye’deki Amerikan destekli sözde “Kürt oluşumu” Türkiye’nin toprak bütünlüğüne karşı yapılmış bir saldırı olacaktır.

“Besle kargayı oysun gözünü” denen durum bu olsa gerek.

Pekala sadece bu konudaki yapılan hataların karşılığında yetkili ve siyasi sorumluların hiç mi cezası olmayacak?

Bir siyasi temel hatayı, onun siyaseten sorumluları tarafından düzeltilmesini beklemek saflık olur.

Irak’ta da Kürt sorununun çözümü Irak’ın bir bütün olarak demokratikleşmesinden geçer.

Yoksa emperyal süper gücün uydu devlet- çiği olarak aşiret derebeyliği olarak hiç olmaz.

Bunun yolu da sonu belli olmayan askeri yöntemler olamaz.

Ancak Irak, Suriye ve İran ile güçlü komşuluk ilişkileri kurarak ŞAM, BAĞDAT VE TAHRAN ile ülke topraklarının bütünlüğünü esas alan ve içişlerine müdahalenin yapılmadığı BARIŞ İÇİNDE EKONOMİK İŞBİRLİĞİ yapmaktır.

Elbette mevcut azınlık sorunlarının da yo- ğun demokratikleşme ile çözülebileceğini unutmadan.

Unutmayın, bir tarafta BOP eşbaşkanlığı, öte tarafta aynı anda sözde Kürt uydu Barzani Aşiret Devleti’ne karşı çıkmak mümkün değildir.

Zira uydu Barzani devleti BOP’un bir parçasıdır.

Önceki ve Sonraki Yazılar