'Başkan' değil 'Sultan' modeli!

Cumhurbaşkanı Erdoğan, meydanlarına çıktı ve “Başkanlık” sistemi hedefli seçim kampanyasını başlattı. Başbakan Davutoğlu, kendi sonunu getirebilecek bu kampanya ile ilgili henüz öne çıkan bir tutum almadı ama yakındır diyelim. Zira Erdoğan’ın talebine karşı durabilecek bir pozisyon alması zor görünüyor.
“Başkanlık” sistemi Erdoğan’ın büyük arzusu olunca iktidarı destekleyen medya sorgulamadan “müjde” içerikli haberler üretiyor. Birinci cumhuriyetin sonunu getirecek, AKP’lilerin deyimi ile “yeni Türkiye’nin” temellerini atacak olan sisteme özgüler diziliyor. “Prangalardan kurtuluyoruz” manşetleri atılıyor.
*
Cumhurbaşkanı Erdoğan dün, TÜMSİAD Genel Kurulu’nda başkanlığı savunurken “Hızlı gitmemiz, seri kararlar almamız gerekiyor. Bir yerlere takılmadan... Siz görevden alıyorsunuz yargı geri iade ediyor. Böyle devlet idare edilir mi?” diyordu. Başkanlığı “Türkiye’nin “şanına yakışır bir sistem” olarak tanımlıyordu.
Peki AKP’nin TBMM Anayasa Uzlaşma Komisyonu’na sunduğu, sonradan Meclis Başkanlığı’na teklif olarak da verdiği yeni Anayasa’sında nasıl bir “Başkanlık “ modeli öneriyor? AKP’nin “Başkan” tanımına ve yetkilerine birlikte bakalım:
Başkan halk tarafından seçilir. Başkanın görev süresi beş yıldır. Bir kimse en fazla iki defa Başkan seçilebilir.
TBMM ve Başkanlık seçimleri beş yılda bir aynı günde yapılır. Başkanlık seçiminde birinci oylamada gerekli çoğunluğun sağlanamaması ikinci oylama yapılır.
l Başkan, Meclis seçimlerinin yenilenmesine karar verebilir.
*
 Başkan Devletin başıdır. Yürütme yetkisi Başkana aittir. Başkan, Devlet başkanı sıfatıyla Türkiye Cumhuriyetini ve Türk Milletinin birliğini temsil eder; Anayasanın uygulanmasını, Devlet organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını gözetir. Başkan genel siyaseti yürütür.
Başkan gerekli gördüğü takdirde, yasama yılının ilk günü TBMM’de açılış konuşmasını yapar. Ülkenin iç ve dış siyaseti hakkında Meclise yıllık mesaj verir.
Kanunları onaylar. Kanunları tekrar görüşülmek üzere TBMM’ye geri gönderir.
Kanunların Anayasaya aykırılığı gerekçesi ile Anayasa Mahkemesinde iptal davası açar.
Bakanları atar, görevlerine son verir. Başkanlık kararnamesi çıkarır. . Bakanlıkların kurulması, kaldırılması, görevleri ve yetkileri ile teşkilât yapısı Başkanlık kararnamesi ile düzenlenir.
Yabancı devletlere Türkiye Cumhuriyetinin temsilcilerini gönderir. Milletlerarası antlaşma imzalar ve yayınlar.
*
Türk Silahlı Kuvvetlerinin (TSK) Başkomutanlığını temsil eder. TSK’nın askeri gücünü kullanılmasına karar verir.
Üst düzey kamu yöneticilerini atar, görevlerine son verir.
Sıkıyönetim veya olağanüstü hal ilân edilmesini Meclisten talep eder.
Sürekli hastalık, sakatlık ve kocama sebebi ile belirli kişilerin cezalarını hafifletir veya kaldırır.
Başkan ayrıca Anayasada verilen seçme ve atama görevleri ile diğer görevleri yerine getirir ve yetkileri kullanır.
Başkan, genel siyasetin yürütülmesinde ihtiyaç duyduğu konularda Başkanlık kararnamesi çıkarabilir..
Başkan, kanunların uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla, yönetmelikler çıkarabilir.
Başkan, Başkan yardımcılarını belirler.
Başkan Yüksek yargıya üye ataması yapar. Anayasa Mahkemesinin 8, HSYK’nın 7 üyesini Başkan belirler.
*
AKP’nin “Başkanlık” modelinde bugünkü Cumhurbaşkanı, Başbakan ve hatta Meclis’in pek çok yetkisi Başkan’a veriliyor. Türkiye’ye özgü çok güçlü bir başkan yaratılıyor. Bu kadar güce sahip bir Başkan’ı kim denetleyecek? Başkan’ın bir cezai sorumluluğu olmayacak mı? Dengeleme ve denetleme nasıl yapılacak?
Bugünkü u yapıda Cumhurbaşkanı’nı icraya karışmıyor, temsili, sorumsuz ve ancak vatana ihanetten yargılanıyor. Başbakanı is Yüce Divan sıfatı ile Anayasa Mahkemesi yargılıyor. AKP önerisine göre Başkan’ın soruşturulması Meclis’e bırakılıyor. Meclis üye tamsayısının en az üçte ikisinin önergesiyle Başkan hakkında soruşturma açılmasını isteyebiliyor.
Meclis, bu istemi en geç bir ay içinde görüşüyor gizli oyla karara bağlıyor. Partilerin güçleri oranında vereceği 15 kişilik Soruşturma Komisyonu Yüce Divan kararı verirse Başkan yargı önüne çıkabiliyor.
Meclis ve Başkanlık seçiminin bir arada yapıldığı ortamda iktidar gücü elinde olan bir başkan hakkında soruşturma açmak mümkün mü? AKP’nin dört bakan hakkındaki parmak hesabı ile “aklama” kararı bir fikir vermiyor mu?
*
ABD’de başarı ile uygulanan Başkanlık sisteminde, “Başkan” bizdeki gibi senatoyu fesih yetkisine sahip değil. Kongre ve Senato tarafından da denetleniyor. Kongre’nin başkan üzerinde impeachment (suçlandırma) yetkisini kullanma hakkı var.
Vatana ihanet, zimmetine para geçirme, ağır suçlar nedeniyle suçlanıp yargılanabiliyor. Temsilciler Meclis’i ön araştırmayı yapıyor, suç tespiti ve ceza verme yetkisi Kongre’nin üzerinde. Senato ise mahkeme görevi yapıyor. Bu koşulda Senato Başkanlığını Yüksek Mahkeme başkanı üstleniyor.
Yine de ABD’de Başkan’a “seçilmiş kral” yakıştırması yapılabiliyor.
*
Erdoğan’ın kendine göre şekillendirdiği, AKP’nin önerisi daha çok Ortadoğu’daki “otoriter” eğilimli rejimlere öykünüyor.
Halkın seçtiği, yürütme ve yasamanın yetkilerini güçlü biçimde elinde toplayan, yargı ve yasama üzerindeki yetkisini aşırı güçlendiren; yargı ve Meclis’in denetleme, dengeleme, kontrol mekanizmalarını en aza indiren ya da görmezden gelen bir başkanlık modeli ile karşı karşıyayız.
Batılıların deyimi ile “checks and balances” sisteminin olmadığı, otoriter, baskıcı yönetim anlayışına kapı aralayan, “tek adam” yönetiminin egemen olduğu bir yönetim biçimi söz konusu...
Başkan ne derse o alacak! Ağzından çıkan söz kanun kabul edilecek! Yargı, yasama, sivil toplum, dernekler, sendikalar, aydınlar, gazeteciler, sıradan vatandaşın ne düşündüğünün bir önemi olmayacak!
“Türkiye’nin şanına yakışır” mı bilinmez ancak bunun adı “Başkanlık” değil olsa olsa “Türkiye tipi Sultan” modeli olur...

Önceki ve Sonraki Yazılar