Baskı sadizmi doğuruyor

Toplumsal sistemimiz şiddet üretiyor. Özgecan’ı katleden caniyi de bu toplum ortaya çıkardı. Kötülüğün kaynağı ataerkil aile sisteminin kurulduğu 6000 yıl öncesine kadar dayanıyor. Erkek egemen bu sistem kurulurken güçlü aileler zenginliklerini koruyabilmek, servetlerinin dağılmasını önleyebilmek için evlilikleri planlamak istediler. Bunun için çocuklar üzerine cinsel baskı yapıldı. Amaç gençlerin özgürce birbirlerini seçme hakkını ellerinden almaktı. Bu amaçla din dâhil her türlü ideoloji kullanıldı. Kapitalizm son 300 yıldır erkek egemen sistemi genel olarak korudu. Wilhelm Reich “Faşizmin Kitle Psikolojisi” eserinde bunları yetkinlikle anlatalı çok oldu. Ona göre insanın biyolojik çekirdeğinde insan, elverişli toplumsal koşullarda dürüst, çalışkan, işbirlikçi, seven ya da, bir nedene dayanıyorsa kinci bir hayvandır. Ancak cinsel baskı gören insanda bu olumlu itkiler zaman zaman sapkın, sadist bir davranışla ortaya çıkar. Bu bazen tecavüz ve cinayettir. Bazen de kitlelerin savaş sever davranışlarıdır. Çözüm bu çağdışı baskıların ortadan kaldırılmasıdır. Eğer kızları ve erkekleri birbirinden ayrı ayrı yetiştirirsek, kadını çarşaflara sararak ortadan kaldırırsak, evlere kapatırsak, her iki cinsten gençlerin arkadaşlık etmesine izin vermezsek daha ne bekliyoruz. Kadını aşağı gören zihniyetle de birleşirse altta yatan, bastırılmış cinsel enerjiler sapkın bir sadizmle patlıyor. Asıl şaşırmamız gereken bu olayların neden çok daha fazla olmadığıdır.

Ülkenin doğusu ve batısında, hatta profesyonel mesleklerde kadının potansiyeli dikkate alınmıyor. Birçok köyümüzde kadınlar köy meydanının etrafından dolaşmak zorunda kalır. Köy kahvesine bir kere bile ayak basmamış çok köylü kadın vardır. Tarımı başlatan kadınlar olduğu halde yıllarca tarımsal üretimde kadınlar dikkate alınmadı, halen de pek ciddiye alındığı söylenemez. Bildiğiniz gibi erkekler daha çok avcı, kadınlar ise daha çok toplayıcı idiler. Bu nedenle tohumları kadınlar şu anda bile erkeklerden çok daha iyi bilirler. İlk tohumu eken ve onları gözlemleyen kadınlardır. Dolayısı ile ilk araştırmacılar da kadınlardır. Son yüzyılda ise çoğunluğu erkek ve batılı bir avuç erkek araştırmacı, kadınları bir yana iterek bütün dünya tarımını kimyasal ilaçlara boğdu ve şirketlere bağımlı yaptı.

Wilhelm Reich “sevgi, çalışma ve bilgi insan varlığının kaynaklarıdır. Yönetim de onlarda olmalıdır” demişti. Sevgiden korkan, emeğe ve bilgiye düşman, akıldışılığı öven her türden yobaz bu sorunların temel kaynağı. Gençler biraz aydınlandıklarında üzerlerinde yürütülen baskıya karşı geliyorlar. Sevginin, emeğin ve bilginin düşmanları da en çok onlardan korkuyor.

Et ürünlerinde tekellere destek
Daha önce de yazdık. Ama kasaplar ve halk pasif kalmayı tercih etti. Sonunda Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'nın Et ve Et Ürünleri Tebliği'nde yapılan değişiklik yürürlüğe girdi. Tebliğe göre kasap, market gibi perakende işletmelerde sucuk üretilemeyecek, hazır köfte satılamayacak. Bu karar bir avuç et ürünleri tekelinin çıkarına son derece uygundur. Tabii burada tüketicilerin sağlığı için bu kararın alındığı söylenecektir. Hâlbuki biliyoruz ki ülkenin birçok yerinde pek çok kasap son derece kaliteli etlerden –bazı yerlerde müşteri eti getiriyor- katkısız olarak sucuk üretiyor. Fiyatı da makul. Kötü ve sağlıksız sucuk yapan kasap yok mu? Var tabii. Ama çare toptan yasaklamak mıdır? Denetleyebilirlerdi. Ne yapılıyorsa halkın çıkarınaymış gibi yapılıyor. Bu iş burada bitmez.   

Önceki ve Sonraki Yazılar