S. Ersu Hızır

S. Ersu Hızır

Bayramların özgürlüğü

İki bayram sevincini art arda yaşadık.

İlki Zafer Bayramı.

26 Ağustos 1922’de başlayan Büyük Taarruz, 30 Ağustos 1922’de Dumlupınar’da zaferle sonlandı.

Emperyalist ülkelerin desteklediği Yunan ordusu bozguna uğrayarak İzmir’e doğru kaçmaya başladı.

Adına ister Büyük Taarruz ister Dumlupınar Meydan Muharebesi deyin, bu savaş Genç Türkiye Cumhuriyeti’nin emperyalizme savaş meydanlarında yenilgiyi tattırdığı ilk savaştır.

Bu savaş İngiltere, Amerika, Fransa gibi emperyalist ülkeleri yenilmez, tanrı gibi gören mazlum ülkelerin halklarına onların da yenilebilecekleri gerçeğini gösterdi.

Hindistan, Pakistan, Tunus, Cezayir, Libya gibi birçok Asya ve Afrika ülkesi, ülkelerini işgal eden emperyalist ülkelere karşı

Kurtuluş Savaşı’mızı örnek alarak bağımsızlık savaşlarına giriştiler ve özgürlüklerini elde ettiler.

30 Ağustos yalnız Türk Milletinin değil, mazlum ülkelerin de bağımsızlık meşalesi olmuştur.

Genç Cumhuriyet’i kuranlar kısa sürede gerçekleştirdikleri devrimlerle, toplumu bilimsel öğretilerle donatmışlardır.

Toplumun cahil kalması yerine okuyup öğrenmesi gerektiğini, boş durmanın değil, üretimin önemli olduğu gerçeğini genç kuşaklara aşılamışlardır.

Sanayide, tarımda, eğitimde, kültür-sanatta on beş yılda gerçekleştirilen atılımlar bu anlayışla gerçekleştirilmiştir.

Kurtuluş Savaşı’nı anmak için ilk kez 30 Ağustos 1923’te Ankara, İzmir, Afyonkarahisar, Denizli, Kahramanmaraş’ta bayram olarak kutlama törenleri düzenlenmiştir.

30 Ağustos’un Zafer Bayramı adı ile resmi bayram olarak kutlanması kararı 1935 yılı Mayıs ayında alınmıştır.

Zafer Bayramı’nın tüm yurtta resmi bayram olarak kutlanmasının yanında; ordumuzdaki subayların ve astsubayların terfileri ile emekliye ayrılmaları, Harp Okulları ve Astsubay Meslek Yüksek Okulları’nın mezuniyetleri de bu tarihte yapılır.

Türk Millet’inin ordusuyla bütünleşerek kazandığı Kurtuluş Savaşı’mızın tacı olan 30 Ağustos Zafer Bayramı’nı bu bilinçle, coşkuyla kutladık.

Bu savaşın Başkomutan’ı, Cumhuriyet’imizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşları ile tüm şehitlerimizi minnetle, saygıyla andık.

Zafer Bayram’ından bir gün sonra Kurban Bayramı’nı kutlamaya başladık.

Kurban Bayramı’nda vatandaşlarımız Bayram namazını özgürce kılıp, dini vecibelerini hür bir şekilde yerine getirebildiyse bunu Kurtuluş Savaşı’nı kazananlara ve Demokratik – Laik Türkiye Cumhuriyet’ini kuranlara borçluyuz.

Bu vatanı canları pahasına kurtaran tüm şehitlerimizi yad etmek hepimizin asli görevidir.

Bu gün bir bardak suda fırtınalar kopararak tarihimizi küçümsemeye kalkanlar Çanakkale Savaş’ının ruhunu,

Kurtuluş Savaşını taçlandıran Zafer Bayramı’nı kutlamak istemeyenler “Ya İstiklal Ya Ölüm” sözünün anlamını,

Tek kurşun atmadan diplomatik beceri ve incelikle Hatay’ı topraklarımıza katma becerisini gösteren Türkiye Cumhuriyet’inin kurucularının ideal ve felsefesini anlayamamış kişilerdir.

Gerektiğinde bağımsızlık ve özgürlüğü için savaşarak ölmeyi,

Gerektiğinde akılcı politikalarla savaşmadan da toprak kazanılabileceğini gösteren,

Milli bayramları milletçe sevgiyle, coşkuyla kutlamamızı sağlayan,

Dini bayramlarımızda bayrağımızın altında dini vecibelerimizi özgürce yerine getirebilme olanağı sunan,

“Biz Türkler tarih boyunca hürriyet ve istiklale timsal olmuş bir milletiz” diyen,

Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlarını bir kez daha saygıyla, minnetle, şükranla anıyor,

Barış ve sevgi dolu mutlu bayramlar diliyorum.

Önceki ve Sonraki Yazılar