Ben bu siyasetin düzeyine..!

Son 14 yıldır, AKP’nin siyasal iktidarı eline geçirmesi ile birlikte, siyasal jargonda inanılmaz bir düzey düşüklüğü yaşanmaya başlandı.

 

Bu işte de gene balık baştan kokmaya başladı.

 

Başbakan olan Tayyip Bey’in konuşma üslubu, kullandığı argo kelimeler, yakın mesai arkadaşları tarafından da hemen benimsenip kullanılmaya başlandı.

 

Örneğin Tayyip Bey Mersinli bir çiftçiye ‘’ananı al da git’’ diye fırça atınca, TBMM Başkanlığı bile yapmış olan Bülent Arınç Bey, soru soran gazeteciye, ‘’şeyini şey ettiğimin şeyi’’ diye yanıt vermekte bir beis görmedi.

 

Tayyip Bey bir üst makama sıçrayınca daha düzeyli bir konuşma üslubu, daha kaliteli bir jargon tutturur diye umutlandım ama maalesef bu olmadı.

 

Tayyip Bey’in siyasal konuşmalarında neler yok ki.

 

Örneğin cümlelerinin sonuna, hele birilerine cevap veriyorsa, küçültücü bir ‘’yaa’’ eklemeyi
çok seviyor. ‘’Sen ne diyorsun yaa!’’ ya da ‘’sen kimsin yaa!’’ gibi.

 

En son Avrupa Parlamentosu Başkanı Martin Schultz’a böyle bir ‘’Sen kimsin yaa! Türkiye’ye
ekonomik yaptırımlar uygulanabilirmiş. Senin her tarafın yaptırım olsa ne yazar?’’ diye çok düzeyli (!) bir posta koydu.

 

İmam öyle yapınca cemaat durur mu?

 

Tayyip Bey’in Başdanışmanı Saadet Oruç, twitter hesabından Tayyip Bey’e ‘’diktatör’’ diyen
Fransız gazeteci Jean Paul Ney’e ‘’diktatör anandır’ diye cevap verdi.

 

Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi, tutuklanan HDP’li milletvekilleri için, ‘’İfade vermeye
gelmedikleri için güvenlik güçleri tarafından, lâğım fareleri gibi, enselerinden tutulup içeriye tıkıldılar’’ diye konuştu.

 

Örnekler sayısız. Benim köşem bunları sıralamaya yetmez.

 

Ama sonunda siyasi söylemin geldiği düzey işte burası.

 

Hâlbuki siyasette karşı tarafa zekice, terbiyelice lâf atmak mümkün ve güzeldir.

 

Rahmetli Sadun Aren Hocam anlatmıştı…

 

Türkiye İşçi Partisi Mecliste iken bir oturumda rahmetli Çetin Altan O’nun yanında oturuyormuş. Biraz da alkollü imiş. Arada bir kendi kendine homurdanıyormuş.

 

Sadun Hoca O’nun birilerine laf atacağınınlamış. Nitekim bir süre sonra Çetin Bey ayağa
fırlayıp, Meclisi yöneten Başkana, ‘’Sizin orada oturmanız bir marangoz hatasıdır’’ demiş.

 

Ortalık karışmış; Başta Çetin Bey ve Sadun Hoca olmak üzere TİP’li milletvekilleri AP’lilerden bir güzel dayak yemişler.

 

Efendim meğer Fransız İhtilali’ne kadar mahkemelerde hâkim, savcı ve avukat aynı hizadaki
sandalyelerde otururlarmış. İhtilal sonrası hızla yeni salonlar yapılırken bir marangoz yanlışlıkla hâkimin ve savcının oturacakları yeri yukarıda yapmış. Çetin Bey bu nedenle yüksekte oturan Meclis Başkanına ‘’sizin orada oturmanız bir marangoz hatasıdır’’ diyerek inceden bir taş atmış.

 

Böyle inceden laf atmalardan nerelere geldik. 

 

Fıkra bu ya, Bir AKP’li siyasetçi Avrupalı bir siyasetçinin anasına ‘’sinkaf ederim’’ diye sövmüş.

 

Avrupalı tercümanına ‘’ne diyor?’’ diye sormuş.

 

Cevabını alınca da çok şaşırmış.

 

‘’Beni fazla ilgilendirmez ama annemin buna razı olacağını sanmıyorum’’ demiş.

 

Fıkra işte!

Önceki ve Sonraki Yazılar